sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sağlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Kasım 2015 Pazartesi

Mantar 2 yıldan fazla canlı kalabiliyor

Yaz aylarında daha sık görülmeye başlayan mantar hastalığı, vücutta oluştuğu bölgelere göre değişik belirtilerle kendini gösteriyor.
Yeditepe Üniversitesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emel Erkek, mantar hastalığının sıcak, ıslak, nemli, terli ve kapalı vücut bölgelerinde oluştuğunu, hastalığın ayak parmaklarında beyaz veya kızarık, kepekli, çatlak, kötü kokulu yamalarla, ayak tabanlarında su kabarcıklarıyla, kasıklarda yarımay şeklinde kepekli, kızarık veya kahverengi yamalarla, tırnaklarda ise renk ve şekil bozukluğuyla kendisini gösterdiğini belirtti. Erkek, ayrıca yaz aylarında artan kasık bölgesi mantar enfeksiyonundan korunmak için ıslak mayoyla oturulmaması gerektiğini söyledi.

Daha çok yaz aylarında görülen bu nedenle deniz veya havuzdan sonra ıslak mayoların en kısa sürede çıkarılması, başkasına ait terlik, havlu gibi eşyaların da kullanılmaması gerektiğini belirtti.

Kaşıntının, tırnak hariç tüm mantar enfeksiyonlarının en önemli belirtisi olduğuna işaret eden Erkek, en sık ayaklarda görülen mantar enfeksiyonlarının, derideki keratini parçalayan enzimler üreten mantar türleri tarafından oluşturulduğunu kaydetti.

Genetik faktör ve alerjik bünye

Mantarların varlıklarını sürdürebilmek için bitki, hayvan veya insanları enfekte etmek zorunda olduklarını ifade eden Emel Erkek, şu bilgileri verdi:

“Yaz aylarında artan kasık bölgesi mantar enfeksiyonundan korunmak için ıslak mayoyla oturulmamalı. Bu tür mantarlar doğada, toprakta, hayvanlarda ve insanlarda bulunur. Bu odaklarla direkt veya indirekt temasla mantar, derideki bir yara-sıyrık-çatlaktan içeri girebilir ve üç hafta içinde enfeksiyon oluşabilir. Mantarların deride enfeksiyon yaratabilmeleri için yalnızca deriye temas etmeleri yeterli olmaz. Deride uygun ortamı bulmaları gereklidir. Ayrıca genetik yatkınlık, alerjik bünye, şeker hastalığı, bağışıklık sisteminin herhangi bir şekilde baskılanması mantar enfeksiyonlarına neden olabilir. Mantarlar enfekte hastalardan yerlere dökülen kepeklerde iki yıldan fazla yaşayabilir. Bu nedenle banyolarda, duşlarda, soyunma odalarında, iskele, şezlong ve havuzlarda kişi kendisine ait havlu ve terliği kullanmalıdır.”




kaynak:arsiv.ntv.com

27 Ekim 2015 Salı

Vajinal Akıntınızın Anormal Olup Olmadığını Üç Belirti İle Saptayın
Vajinal akıntı, kadınlar arasındaki en yaygın şikayettir. Vajina ve rahim boynu duvarındaki bezeler tarafından üretilen sıvıdır. Süt beyazı renginde ve kokusu temiz olan az bir miktar vajinal akıntı genelde normaldir.Vajinadan her gün dışarı çıkan vajinal akıntı, vajinanızı sağlıklı ve temiz tutmaya yardımcı olur.Ancak akıntının miktarı ve görüntüsü değişirse vajinal akıntı anormal olur.

Vajinal akıntı, kadınlar arasındaki en yaygın şikayettir.

Vajina ve rahim boynu duvarındaki bezeler tarafından üretilen sıvıdır.

Süt beyazı renginde ve kokusu temiz olan az bir miktar vajinal akıntı genelde normaldir.

Vajinadan her gün dışarı çıkan vajinal akıntı, vajinanızı sağlıklı ve temiz tutmaya yardımcı olur.

Ancak akıntının miktarı ve görüntüsü değişirse vajinal akıntı anormal olur.

Anormal vajinal akıntı üç temel belirti ile tanımlanabilen oldukça yaygın bir olgudur. 

Bu belirtiler: Aşırı akıntı, akıntı renginde ve kokusunda değişiklikler, vajina ve kadın üreme organında kaşıntı, tahriş, ağrı ve yanma hissi.

Eğer anormal bir durum varsa o zaman akıntının miktarında ve yoğunluğunda bir artış olacaktır. Akıntı beyaz ve parçalı (beyaz peynir gibi), grimsi, yeşilimsi, sarımsı veya kanı andıran bir renkte, mukus ve irin karışımlı olacaktır.

Anormal vajinal akıntı, bir kimyasalın sebep olduğu enfeksiyon veya tahriş yüzünden oluşan genelde vajinit olarak bilinen vajina iltihaplanması ile de meydana gelebilir.

Tahriş, sperm öldürücüler, vajina kayganlaştırıcıları, diyaframlar ve lateks prezervatifler nedeniyle oluşur. Ancak vajina, vajina iltihaplanmasının oluştuğu menopozdan sonra kalınlaşır ve daha kuru hale gelir, böylelikle anormal vajinal akıntı yaşama ihtimaliniz artar.

Akıntının görüntüsünde ve kokusundaki bir değişim bakteriyel vajinozisten kaynaklanabilir. Bu bakteri ile vajinal akıntınız tuhaf bir koku ile birlikte beyaz, gri veya sarımsı gölgeli bir akıntıya dönebilir.

Ancak kaşıntının da eşlik ettiği yoğun, beyaz ve parçalı (beyaz peynir gibi) bir akıntıya genelde bir mantar enfeksiyonu olan kandidiyaz neden olur.

Trikomonas (cinsel yoldan bulaşan bir hastalık) adı verilen bir protozoa enfeksiyonu vajinal akıntınızı yoğun, yeşilimsi, kokulu bir akıntıya çevirir.

Belsoğukluğu gibi cinsel yoldan bulaşan diğer hastalıklar akıntınızın rengini değiştirebilir. Yeşilimsi veya sarımsı akıntı belsoğukluğundan kaynaklanan rahim boynu enfeksiyonu yüzünden oluşabilir.

Ancak vajina, rahim boynu veya rahim duvarı kanserleri sulu, kanı andıran bir akıntıya neden olabilirler.






Kaynak:.sagliklahayatimiz.com

26 Ekim 2015 Pazartesi

Mantar Enfeksiyonu

1. Mantar İnfeksiyonu ( dermatofit, tinea )
Vücut yüzeyinde dermatofitler denilen, cildin üst tabakası, tırnak ve saç gibi yerlerde üreyen, küf benzeri mantarlarla infeksiyon olmasıdır. Geçiş genelde insandan insana veya hayvandan insana olabilir.

2. Nedeni

Mantar infeksiyonu her yaşta olabilir. Tinea capitis ( saç mantarı ), tinea cruris ( kasık mantarı ) ve tinea pedis ( ayak mantarı ), tinea barba ( sakal ), tinea unguim ( tırnak ) özel mantar infeksiyonlarıdır.

3. Şikayetler


Etkilenen bölgede kaşıntı, cilt lezyonları ve kızarıklık, halkasal şekilli lezyonlar, koyu veya açık renkli değişik alanlar gibi belirti ve şikayetlere neden olabilirler.

4. Tanı ve tedavi


Tanı esas olarak cildin görünümüne göre konur. Bazı mantarlar özel bir mavi ışıkla karanlık odada incelenirse floresan verirler. Kesin tanı mikroskopla alınan parçaların incelenmesi ile konur. Ciltten alınan kazıntı ayrıca laboratuara gönderilerek kültürde üremesi değerlendirilebilir. Tedavide kişisel bakım çok önemlidir. Deri temiz ve kuru tutulmalıdır. Ciddi ve uzun süreli infeksiyonlarda hekime başvurulmalıdır. Hekim sizin için ağızdan kullanılan veya cilde sürülen ilaçlar önerebilecektir. Tedavi edilmediği zaman üzerinde bakterilerin üremesi ile ikincil bakteriyel infeksiyonlar olabilir.

5. Önlem
Genel olarak iyi temizlik şartları infeksiyonu önlemeye yardımcıdır. Mantarlar bulaşıcı olduğu için elbise, saç fırçası veya kişisel kullanılan gereçler risk grubunda olan veya mantar geçiren insanlarla paylaşılmamalıdır.

6. Ayakta mantar infeksiyonu

Dermatofitler denilen mantarlar tarafından yapılan infeksiyondur. Vücudumuzda normalde bakteriler ve mantarlar hastalık yapmadan yaşarlar. Uygun ortam bulduklarında hızla çoğalıp, infeksiyona neden olabilirler. Ayak mantarı oldukça sık rastlanan bir cilt hastalığıdır. Genellikle ergenlikten sonra görülür. En sık görülen ve en çok tekrar eden mantar infeksiyonudur . Diğer mantar infeksiyonlarıyla birlikte görülebilir. Ayak mantarı ve benzer hastalıklara tinea infeksiyonları denir ve saç, tırnak ve dış deri gibi dokularda yaşayabilirler. Nemli ve ılık bölgelerde ürerler. Sıkı ayakkabılar giyilmesi, cildin uzun süre nemli kalması, küçük tırnak ve cilt sıyrıkları duyarlılığı arttırabilir. Tinea infeksiyonları bulaşıcıdır , direkt temasla veya aynı ayakkabı , duş zemininin kullanılması ile geçebilir.

7. Önlem

Ayak temiz, serin ve kuru tutulmalıdır.
Pamuklu, yün veya bunlar gibi emici maddelerden yapılmış çoraplar giyilmelidir.
Ayakkabılar ayağa tam olmalı ve böylece ayağa ya da tırnaklara travma azaltılmalıdır.
Dar burunlu, yüksek topuklu, eski, yıpranmış ayakkabılar, çorapsız giyilen ayakkabılar veya başkasının ayakkabısı giyilmemelidir
Eski yıpranmış ayakkabılar, çorapsız giyilen ayakkabılar veya başkasının ayakkabısı.
Yüksek yoğunlukta mantar sporları içerebilecek yüzeylerde yalın ayak yürümekten kaçının : halı döşeli zeminler, banyo yerleri, duşlar, jimnastik salonları, soyunma odaları, yüzme salonları, hamamlar gibi.
Tırnaklar kısa ve düz kesilmelidir. Kenarlarını yuvarlak kesmeyin.
Vücudun diğer kısımlarında olan tinea pedis ve yüzeysel mantar infeksiyonlarına bakın ve tedavi ettirin. Normal ve anormal tırnakları kesmek için farklı tırnak makasları kullanın.
Aile üyeleri veya yakın arkadaşlar, temas eden kişiler tinea pedis ve tırnak mantarı için tedavi edilmelidir.
Kaşıntı, kızarıklık, sulanma, su dolu kabarcıklar, normal görünen tırnağın renginde değişme gibi durumlarda tinea pedis veya tırnak mantarından şüphelenin.

8. Şikayetler
Kaşınma, yanma, etkilenen bölgenin sızlaması görülebilir. Ayakta kızarıklık olabilir. Ayak tabanı, parmakları veya tırnakta kızarıklık ve inflamasyon oluşabilir. İçi su toplamış yaralar gözlenebilir. Kabuklanıp, dökülmeler olabilir. Tırnakta renk değişikliği, kalınlaşma, kabalaşma gelişebilir.

9. Tanı ve tedavi

Cilt kültürü ve kimyasal maddelerle inceleme yapılabilir. Tedavide kişisel bakım çok önemlidir. Cildi kuru ve temiz tutmak gerekir. Ayak sürekli kuru tutulmalıdır. Temiz çoraplar giyilmelidir. Hekim size mantara yönelik uygun ilaçları verecektir. Bunlar deriye sürülen ilaçlar ve ağız yoluyla alınan ilaçlar olabilir. Eğer mantar infeksiyonunun olduğu bölgede bakteriler de infeksiyon yapmışsa
antibiyotik tedavisi de gerekir. Ayak mantarı zor iyileşebilir ve tekrarlayabilir. Uzun süreli tedavi ve önleyici tedavi gerekebilir.

10. Kasık mantarı


Kasıkta kaşınma sıklıkla ekzema veya başka nedenlerle olur. Kaşıntı ile birlikte sıklıkla erişkin erkeklerde olan bir hastalıktır. Nemli ve ılık alanlarda olabilir. Kötü hijyen, sıkı çamaşırın sürtünmesi, bölgenin uzun süre nemli kalması ile infeksiyona duyarlılık artar. Kasık mantarı genellikle cinsel organlarda oluşmaz. Diğer tinea infeksiyonlarına göre daha az ciddidir. Ancak anal bölgede kaşıntı veya rahatsızlığa neden olabilir.

11. Şikayetler

Kasıkta, anal bölgede kaşıntı, kızarıklık olur. Sınırları keskindir. Kuru ve kabuklu gibi olabilir. İçi sıvı dolu lezyonlar da olabilir. Ciltte koyu veya açık alanlar olabilir.

12. Tanı ve tedavi

Tanı esas olarak cildin görüntüsüne göre konur. Biyopsinin mikroskopik incelemesi veya kültür yapılabilir. Tedavide kişisel hijyen ve bakım önemlidir. Hekim sizin için uygun ağızdan veya cilde sürülen ilaçları verecektir. Tedaviye cevap verir, ancak bazı durumlarda dirençli olabilir. Lezyon bölgesinde kalıcı renk değişikliği yapabilir.

13. Önlem

Genel olarak iyi hijyen önemlidir. Banyodan sonra kurulanmak gerekir. Sürtünmeyi önlemeye çalışmak önemlidir. İç çamaşırlar sıkı ve havasız olmamalıdır.

14. Tırnak mantarı


Hem el hem de ayak tırnaklarında görülebilir. Tırnaklar kalınlaşır, tabakalara ayrılır ve renk değiştirir. Uzun süreli tedavi gerektirir. Bazen tedaviye direnç ve nüks gelişebilir.

15. Saç mantarı


Genellikle çocukları etkiler. Bulaşıcıdır ve salgın olabilir. Genellikle hafiftir. Lezyonlar halkasal veya keskin kenarlı değildir. Kırılan saçların sonucu olarak tipik siyah noktalar olabilir. Bazı tiplerinde soluk, kırılgan saçlar vardır. Tedavi hekim tarafından yapılmalıdır. İlaçların yanı sıra uygun şampuanlarla da yıkanmalıdır.

16. Vajinal kandidiyazis


Candida albicans özellikle kadınların genital florasında sıklıkla bulunan bir mantardır. Bu etkenin şikayete neden olacak şekilde vajinada aşırı çoğalmasına kandidiyazis denir. Bu hastalık kadınların 3/4‘ünde hayatlarında bir kez, yarısında da birden fazla kez olur. Normalde bulunan bu mantarın aşırı çoğalmasının altında pek çok faktör yer almaktadır. Geniş spektrumlu antibiyotiklerin kullanımı ve ağız yoluyla alınan doğum kontrol hapları alımı bu risk faktörlerinden ikisidir. Hamilelik, menstruasyon, şeker hastalığı, sıkı iç çamaşırları, HIV virüsü veya bazı ilaçlarla bağışıklığın baskılanması da diğer nedenlerdir.

17. Şikayetler ve belirtiler
Kadınlarda genellikle cinsel organda tahriş ve akıntı vardır. Kaşıntı ve yanma da önemli şikayetlerdir. Kaşımak nedeniyle vulva şişebilir ve çatlaklar oluşabilir. Cinsel ilişki sırasında ağrı hissedilebilir. Akıntı beyaz, peynirimsidir. Erkekler genellikle şikayetsiz taşıyıcılar şeklindedirler. Nadiren idrar yapılan yerden hafif bir kaşıntı olabilir. Özellikle cinsel ilişkiden sonra erkekler yanma ve tahriş hissedebilirler. Ciddi olgularda penis başında aşınmalar, çatlaklar olabilir.

18. Tanı ve tedavi
Akıntıdan örnek alıp, boyayarak mikroskopta incelenerek konabilir. Kültürde de üreyebilir. Bu mantarlara özel hekimin vereceği ilaçlarla tedavisi mümkündür. Sıklıkla tekrarlayabilir. Kandidiyazise neden olan etkeni kontrol altına almaya çalışmak gerekir. Etken uzun süre antibiyotik kullanımı gibi bir nedense ve hasta bir sebepten dolayı buna mecbursa, kandidiyazis için koruyucu ilaç kullanılabilir. Her tekrar ettiğinde hekime gitmek gereklidir. Çünkü belirtiler başka bir infeksiyonla karışıp sizi yanıltabilir. Böylece diğer infeksiyonun tedavisi geciktirilmiş olur.

19. Önlemek için neler yapılabilir?
Sıkı ve sentetik giysiler giymekten kaçının.
Pamuklu çamaşırlar giyin.
Genital bölgenizi yıkadıktan sonra kuru tutun. Çünkü nemli ortamlar mantarların üremesi için daha uygundur.
Genital temizliği önden arkaya doğru yapın, böylece rektumdaki mikroorganizmaları vajinanıza taşımamış olursunuz.
Mayo veya diğer ıslak giysilerinizi hemen değiştirin.
Kadın hijyenik spreyleri veya deodarantlarını, parfümlü pedleri kullanmayın. Parfümlü, kremli tuvalet kağıtları kullanmayın. Bu gibi malzemeler vajinanın asitliğini değiştirerek infeksiyona yatkın hale getirebilir.


22 Ekim 2015 Perşembe

İdrar yolu enfeksiyonu belirtileri, nedenleri ve tedavisi

İdrar yolu enfeksiyonu genellikle (tüm idrar yolu enfeksiyonlarının yaklaşık %95’i), idrar yolundan mesaneye kadar ulaşan bakterilerin (çoğunlukla E.Coli bakterisi) neden olduğu bir enfeksiyondur. Enfeksiyon sadece mesanede görülürse “idrar yaparken yanma-sistit” eğer enfeksiyon böbreklere ve üst idrar kanalına yayılırsa bu duruma “piyelonefrit” denilir. İdrar yolları enfeksiyonlarında tedavisi kolay olan tür sistittir. İdrar yolu enfeksiyonunun en çok sık belirtisi, idrar esnasında ve sonrasında meydana gelen yanma hissidir. İdrar yolu enfeksiyonunun diğer belirtileri; sık idrara çıkma (veya idrara çıkma isteği), idrarın tam yapılmadığı hissi, karnın alt kısmında rahatsızlık ve şişlik hissi, bulanık ve ağır kokulu idrardır. İdrar yolu enfeksiyonları yanlış ve geç tedavi edildiğinde böbreklere, hemilelerde ise fetüse zarar verebilmektedir. Bu sebeple idarar yolu enfeksiyonlarının nedenleri, belirtileri ve tedavisi hakkında kapsamlı bilgi sahibi olarak fayda görebilirsiniz.

İdrar yolu enfeksiyonu belirtileri

Aşağıdaki sayılan belirtiler idrar yolu enfeksiyonun en sık görülen belirtileridir:

Sık sık idrara çıkma

İdrarın tam yapılmadığı hissi
İdrara çıktıktan hemen sonra bile tekrar idrara çıkma isteğinin var olması
İdrara çıktığınızda ağrılı yanma hissi
Karnın alt kısmında şişlik, baskı ve rahatsızlık hissi
Pelvik bölgede ya da bel bölgesinde ağrılar
Bulanık idrar (bazı durumlarda kanlı idrar)
Ağır kokulu idrar

Aşağıda sayılan idrar yolu enfeksiyonu belirtileri ise acilen hekime baş vurmayı gerektirecek ciddi belirtilerdir.

Ateşiniz varsa

Mide bulantısı ve kusma görülüyorsa
Sırtın tek tarafında, kaburgaların alt bölgesinde ağrı varsa
Diyabet, böbrek rahatsızlığı ve bağışıklık sistemi zayıflığı varsa
65 yaşın üzerindeyseniz
Hamileyseniz

İdrar yolu enfeksiyonunda ne zaman doktora başvurmalı?

İdrarda yanma, sık idrara çıkma, idrar yaparken zorlanma, idrarın kanlı gelmesi, karın ve bel ağrısı, akıntı, idrar tutamama, ateşlenme, halsizlik idrar yolu enfeksiyonundan gözlenen klinik belirtilerdir. Bu durumda mutlaka bir doktora başvurmak gerekir. Şikayetler çok şiddetli değil ise ilk tedbir alınan sıvı miktarını arttırmaktır. Bol sıvı alımı daha fazla idrar yapımına neden olarak, idrarın süpürücü etkisi ile mikropların dışarıya doğru atılmasını sağlar. Normal idrar tahlilinin doktorlara oldukça önemli bilgiler verir ancak bazen yeterli olmadığından idrar kültürü de istenebilmektedir. Bu aşamada yapılacak en önemli yanlışlardan birisi hastanın bir doktor tarafından değerlendirilmeden kontrolsüz olarak antibiyotik kullanmasıdır. Yanlış kullanılan ilaçlar ileride daha büyük sorunlar yaratabilmektedir. Eğer enfeksiyonlar bir yıl içerisinde 3 veya daha sık oluyorsa o zaman altta yatan başka nedenlerin de araştırılması gerekebilmektedir.

İdrar yolları enfeksiyonunun nedenleri

Kadınların idrar yollarının dışarıya çok kısa bir kanalla açıldığını için dışarıdan mikropların girmesi daha kolaydır. Özellikle vajinal ve anal bölgede bulunan üropatojen olarak adlandırılan enterikbakteriler yukarı doğru idrar kanalı ve idrar torbasına kolaylıkla yayılabilmektedirler. Bu mikropların idrar torbasına girmesi ve çoğalması enfeksiyonların olmasına neden olur. Özellikle vücut direncinin azaldığı durumlarda bunlar daha sık oluşabilmektedir. Aynı şekilde havuz, deniz, sauna gibi ıslak ortamlar, cinsel ilişki, var olan bir genital akıntı gibi durumlar bu enfeksiyonların altta yatan diğer nedenleridir.

İdrar sistem, enfeksiyonları 4 gurupta incelenebilir:


a- İlk enfeksiyon
b- Tedavi edilememiş enfeksiyon
c- Bakteriyel devamlılık
d- Tekrarlayan enfeksiyon

İdrar sistemi enfeksiyonlarında, neden olan ajanlara çoğunlukla sindirim sisteminde rastlanır. %85 oranında sorumlu tutulabilecek E. Coli nin ardından sindirim sistemi ve çevre dokuda bulunan değişik bakteriler sıralanır. Lenf ve komşuluk yoluyla yayılımla birlikte nadir de olsa kan yoluyla yayılım sorumlu tutulabilir.

Pratikte en sık karşılaşılabilecek idrar sistemi enfeksiyonları akut sistit (idrar kesesi enfeksiyonu) ve akut pyelonefrittir (böbrek enfeksiyonu)

İdrar yolu enfeksiyonu: Sistit nedir – idrar yaparken yanma?

Basit bir üriner sistem enfeksiyonudur ve sıklıkla kadınları etkilemektedir. Kolay tedavi edilebilmeleri, böbrek hasarı ve bozukluklarına yol açmamaları nedeniyle tanı, klinik bulgular ve idrar tahlili ile konulabilir. Kesin tanı için idrar kültürü testi alınması gereklidir.

İdrar yaparken yanma
Sık idrar yapma
Ani idrar hissi
Gece idrara kalkma
Göbek altı ağrısı tanı koymada yardımcı olacak işaretlerdir.

İdrar incelemesinde lökosit, bakteri, bazen de mikroskop veya çıplak gözle görülebilecek kan olabilir. Üriner enfeksiyonlardan korunmak amacıyla bol sıvı alınması önerisi, ilaç kullanımı esnasında kullanılan antibiyotiğin idrardaki yoğunluğunu düşürmemek amacıyla normal miktarda sıvı alımı olarak düzeltilmeli, tedavi sonrası yine bol sıvı alımı teşvik edilmelidir. Bol sıvıdan kasıt; günlük idrar miktarının yaklaşık 2 litre olmasıdır ki ihtiyaç soğuk-sıcak mevsime göre değişebilir.

İdrar yolu enfeksiyonu: akut pyelonefrit nedir?

Bu tür bir enfeksiyonun tespit edilmesi halinde hastanın genel durumu da göz önünde bulundurularak hastaneye yatmasına karar verilebilir. Sıvı takviyesi, ikili antibiyotik tedavisi ve diğer desteklerle, oluşan tablo ortadan kaldırılır. İlaç tedavisi çoğunlukla iki hafta kadar devam ettirilir.Sistite oranla daha ağır ve acil bir tablodur. Böbrek toplayıcı sistemi ile birlikte idrar üreten doku kısmının da enfeksiyona katılması anlamındadır. Tek ya da çift taraflı yan ağrısı, hassasiyet, ateş (38-40 C) , titreme ve beraberinde sistite benzer şikayetler görülmektedir. Bulantı, kusma , iştahsızlık, halsizlik de eşlik edebilir. Ağrı bazen karın bölgesinde de hissedilebilir ve diğer karın içi organ bozukluklarıyla karışabilir.

Ateş, halsizlik, bulantı, kusma gibi belirtiler ortadan kalkıncaya kadar yatak istirahati yapılması iyileşmeyi hızlandıracaktır.

İdrar yolları enfeksiyonu tedavisi


İdrar yolu enfeksiyonu vakalarının yaklaşık %80’i antibiyotik tedavisine yanıt verir. Bu amaçla genellikle böbrekten atılan ve idrar yolu enfeksiyonlarından en sık sorumlu mikroorganizma olan E.Coli’ye karşı etkili antibiyotikler kullanılmaktadır. Ancak antibiyotik tedavisine başlamadan önce mutlaka idrar kültürü alınmalıdır. Ağrıyı gidermek amacı ile spazm çözücüler ve ağrı kesiciler kullanılabilir. Bol sıvı alımı mekanik temizlik yaparak tedavinin etkinliğini arttırır. Ayrıca, C vitamini, kızılcık suyu, vajinal östrojen, probiyotikler ve immunoprofilaksi tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonunu koruyucu olarak kullanılabilir. Genellikle basit idrar yolu enfeksiyonlarının tedavisinde 3 günlük tedavi rejimleri yeterli olmaktadır. Ancak 3 günlük bir tedavi sonrasında şikayetlerde azalma olmaz ise farklı mikropların olma ihtimaline ve bu mikropların hangi antibiyotiklere duyarlı olduğunun anlaşılabilmesi için idrar kültür testi sonucuna göre antibiyotik uygulanmasında değişiklikler yapılabilmektedir.

İdrar sistemi enfeksiyonlarında son 30 yıldır gelinen noktada;
1- Enfeksiyonun varlığı idrar kültürü testi yardımıyla kesin olarak saptanabilmekte, böylece etraftan mikrop bulaşmalarını önleyecek teknikler kullanılmaktadır.

2- Özellikle ciddi böbrek hasarına yol açan enfeksiyonların sindirim sistemine ait bakteriler nedeniyle gelişen tekrarlayan enfeksiyonlar olduğu ortaya konmuştur.

3- Özellikle kadınlarda sıkça görülen sık tekrarlayan idrar sistemi enfeksiyonlarında idrar yolu ve vajinal dokuda önemli miktarlarda bulunan sindirim sistemi bakterilerinin sorumlu oldukları bilinmektedir.

4- Bilinçsiz kullanılan antibiyotikler, sindirim sistemi bakterilerinin bulaşmasına ve direnç artışına yol açarak daha fazla bozukluk ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Ayrıca bilinçsiz kullanımla mantar enfeksiyonlarına da davet çıkarılmaktadır.

5- Tekrarlayan idrar sistemi enfeksiyonlarında düşük doz koruyucu antibiyotik tedavisinin sindirim sistemi üzerinde olumsuz etkisi olmadığı gösterilmiştir. Bu enfeksiyonun tanısı doğru konmuşsa korunma %100 etkili olacaktır.

6- Ürolojik anormaliklerin ortaya konması önemlidir. Böbrekte taş, doğumsal anormallik veya üre yüksekliği söz konusu değilse daha rahat olunabilir.

7- Geniş etkili, vajinal ve sindirim sistemine olumsuz etkisi olmayan yeni nesil antibiyotikler elimizdeki güçlü silahlardır.

8- Basit ve tekrarlayan enfeksiyonun gelişim mekanizmasını bilmek, her yaş gurubu için daha iyi tedavi düzenleme olanağı yaratacaktır. Daha iyi tedavi, böbrek hasarından korunma anlamına gelecektir.

İdrar enfeksiyonu bitkisel tedavi


Uygulayacağınız bir kaç öneriyle enfeksiyonu önleyebilirsiniz. Öncelikle bakterilerin vücuttan daha hızlı atılmasını sağlamak için bol bol su içmelisiniz bu sayede bol idrara çıkarak idrarın mikropları süpürücü etkisinden faydalanabilirsiniz. Mesaneyi zorlayan kahve, alkol, asitli meyve suyu ve kafein içeren her türlü içeceği mümkün olduğunca azaltın. Evdeyken karnın alt kısmına ılık (sıcak değil) kompres yapmak mesanedeki basıncı ve genel rahatsızlık hissini hafifletecektir.

İdrar yolu enfeksiyonu için bir diğer önerisi ise kızılcık suyu. Kızılcık suyunun enfeksiyona karşı vücudu güçlendirir ve günlük olarak kızılcık suyu içmenin, idrar yolu enfeksiyonlarından koruma sağladığı yönünde bazı çalışmalar bulunmakta. Bu çalışmalarda, kızılcık suyunun özellikle sık enfeksiyon yaşayan kadınlarda etkili olduğu söylenmekte.



Kaynak:medikalakademi

5 Ekim 2015 Pazartesi

Sağlığa zararlı kıyafetler

İngiliz uzmanlar, bazı kıyafetlerin hastalıklara davetiye çıkardığı konusunda uyarılarda bulundu.


İngiliz uzmanlar, bazı kıyafetlerin hastalıklara davetiye çıkardığı konusunda uyarılarda bulundu. Daily Mail Gazetesi’nde yer alan habere göre özellikle dar pantolonlar, topuklu ayakkabılar, tangalar, küpeler sağlık için risk oluşturuyor.

Dar pantalon

Skinny jean’ler yani dar pantolonlar son yıllarda çok moda. Ancak kan dolaşımını zorlaştığı

için selülit ve varis oluşumuna neden oluyor. Ayrıca, dar pantolonlar genital bölgedeki ısıyı yükseltiğinden, vajinal mantar enfeksiyonuna yakalanma riskini de artırıyor!

Topuklu ayakkabı
Nasır, kemik çıkıntısı, parmaklardaki şekil bozuklukları gibi ayak problemleri, yüksek topuk tutkusunun bedeli. Eğer süreklik topuklu ayakkabı giyiyor ve boyun ağrısı yaşıyorsanız daha sağlıklı ayakkabılar giymeye başlamanız gerekiyor.

Tanga

Tanganın, çeşitli vajinal enfeksiyonlara, idrar yolu rahatsızlıklarına, iritasyon ve hemoroid oluşumuna yol açabileceği belirtiliyor. Uzmanlar tanganın, tasarım ve yapı olarak bakteri üretimi ve transferi için ideal olduğuna dik kat çekiyor.

Küpe

Küpedeki metallerin egzamaya ve bazen de ağır küpeler kulakta yırtılmaya neden oluyor.

Bu nedenle uzmanlar, kadınların küpe seçerken dikkatli olması gerektiğine dikkat çekiyor.

Omuz çantası


Tek omzunuza taktığınız çanta sırt, omuz ve boyun ağrısına yol açıyor. Bu nedenle

uzmanlar, illa bu tip çanta kullanacaksanız düzenli bir şekilde omuz değiştirerek takmanızı tavsiye ediyor.

Sıkı kemer


Aşırı sıkı bağlanan kemerler varise neden oluyor.

Naylon kumaştan kıyafetler

Kıyafetler seçilirken cildin hava ile temasının sağlanması önem taşıyor. Naylon ve sentetik yerine pamuklu penyelerin seçilmesi gerekiyor. Kansorejen içerikli olan kumaş boyaları deriye temas ettiğin de içeri geçiyor ve metabolizmaya zarar veriyor.




Kaynak:http://www.hthayat.com/

2 Ekim 2015 Cuma

Vajinal mantar yaşla ilgili midir? Nasıl tedavi edilir?


Kadınlarda genital bölgenin mantar enfeksiyonunu ilk kez 1849 yılında Wilkinson adlı araştırmacı tanımladı. Wilkinson, mantar enfeksiyonunu gebelerde görmüş ve gebelerde tanımlamıştı. Mantar enfeksiyonlarının ortaya çıkışı genellikle bir nedene dayanır. Bu nedenler arasında en sık görülenleri antibiyotik kullanımı ve gebeliklerdir. Tekrarlayan vajinal mantar enfeksiyonları da birçok soruna neden olabilir.
İlk adetinden 25 yaşına kadar kadınların yarısı mantar enfeksiyonu ile karşılaşır. Erişkin yaşına geldiğinde ise 4 kadından üçü hayatında bir kez vajinal mantar enfeksiyonu geçirmiştir.
Vajinal mantar enfeksiyonlarının sıklığını bilmek mümkün değildir. Vajinal mantar enfeksiyonu olanların bazıları kendi yöntemleri ile tedavi yapmaya çalışmaktadır. Ancak vajinal enfeksiyon şikayeti ile başvuran kadınlarda en sık görülen iki enfeksiyondan biri mantar enfeksiyonudur.
Mantar enfeksiyonu ile başvuran hastaların çoğu kandida albikans denilen mantar türü ile enfekte olmuştur. Kandida glabrata gibi diğer kandida türleri tüm enfeksiyonların çok azını meydana getirir.
Aslında hiçbir şikayeti olmayan tamamen sağlıklı kadınlarda da vajinada kandida mikrobu bulunabilir. Mantar enfeksiyonu belirtileri gösteren bir kadında da vajina sürüntüsü mikroskopisi kandida gösterir. Bu yüzden vajina akıntısının kültürü veya mikroskop ile bakısı sonunda mantar tanısı koymak zordur. Mikroskop ile bakıda vajinada üremekte olan mantar hücrelerinin görülmesi tanı koydurucu bir belirtidir.
Mantar enfeksiyonu cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyon değildir. Ancak cinsel temasın başlaması ile sıklığı artar ve cinsel temas sıklığı ile mantar enfeksiyonunun sıklığı arasında paralellik vardır.
Mantar enfeksiyonlarının en önde gelen belirtisi kaşıntıdır. Kaşıntıdan oluşan tahriş nedeniyle idrar yaparken yanma da görülebilir. İdrar yanması, idrar yolu enfeksiyonunda olduğundan farklıdır. İdrar yolu enfeksiyonunda ağrı karının alt kısımlarında ve derinde hissedilirken mantar enfeksiyonunun ağrısı idrarın çıktıktan sonra değdiği cilt kısmındadır. Bir diğer önemli belirti ise akıntıdır. Akıntı miktarı çok olmasa da kıvamı ile rahatsız edicidir. Akıntı, küçük çökelek parçacıklarına benzer. Ancak enfeksiyon uzun sürerse bu çökelek görüntüsü ortadan kalkacaktır. Akıntı genellikle kokusuz olsa da çok dikkatli hastalar akıntının peynir veya süt kesiğine benzediğini veya mandıraya benzer bir koku olduğunu belirtirler. Vajina cildinin enfekte olmuş olmasından ötürü cinsel temas ağrılıdır. Vajinanın içi şişmiş gibi hissedilir.
Gebelik sırasında geçirilen mantar enfeksiyonları bebeğin zarlarının mikrop kapması ile erken doğum riskini artırır.
Mantar enfeksiyonlarının sıklığını artıran bazı durumların bilinmesi, bu enfeksiyondan korunmamıza yardımcı olabilir.

1- Antibiyotik kullanımı
2- Gebelik
3- Şeker hastalığı
4- Adet öncesi dönem
5- Doğum kontrol haplarının kullanımı
6- Spiral kullanımı
7- Bağışıklık sisteminin baskılanması
8- Hormon tedavileri ve özellikle kortizon
9- Fazla miktarda şeker tüketmek
10- Sentetik giysiler ve bunların genital bölgede yarattığı nemlilik ve sıcaklık artışı
11- Alerjiye neden olan maddeler. Bunlar arasında renkli tuvalet kağıtları, tamponlar ve giysilerdeki deterjan artıkları bulunur.
12- Bazı başka hastalıklar. Bunlar arasında tiroid hastalıkları, demir eksikliğine bağlı kansızlık da vardır.
13- Radyasyona maruz kalma. Bu pek tabii ki herhangi başka bir hastalık nedeniyle radyoterapi gören hastaların sorunu haline gelir.
14- Rahim ağzı kanalının kronikleşmiş enfeksiyonları (Servisit).
15- Obesite (Şişmanlık)
16- Sık ve değişik kişilerle cinsel ilişkide bulunma

Mantar enfeksiyonlarından korunmak için nelere dikkat edelim?

1- Vajina içi asla yıkanmamalıdır. Vajina içinde asidliği ifade eden pH değeri 3,8-4,2 arasındadır. Bu pH derecesinin sağlanması için vajina içinde bulunan Laktobasillus asidofilus denilen dost mikroplar laktik asid üretir. Laktik asid ve vajinanın bu asid pH’ı zararlı mikropların ve özellikle mantarların üremesini önler. Vajina içini yıkamak için kullandığımız su pH’ı 7’dir. Yani vajina içinin asildik derecesini bozar. Kaldı ki vajina içini pH’ı uygun bir sıvıyla bile yıkasak oradan Laktobasilleri uzaklaştırdığımız için kısa sürede pH da bozulacaktır.

2- Vajina dış kısmını yıkamak için yalnızca su kullanalım. Genital bölgeyi yıkamak için kullanabileceğimiz sıradan sabun ve şampuanlar genellikle asid ortamı bozan bazik maddelerdir. Bunun için genel banyo sırasında genital bölgeyi yıkamak için özel genital bölge şampuanları kullanalım, onun dışında su ile yıkama yapalım

3- Genital bölgeyi yıkarken aşırıya kaçmayalım, önden arkaya doğru yıkama yapalım. Makattaki mikropları öne sürüklemeyelim. Kuru kalmak önemli. Yıkamadan sonra genital bölgeyi kurulayalım. Kurulama için beyaz renk tuvalet kağıdı kullanalım. Tuvalet kağıdını dokuya bastırmadan ve yalnızca dokunarak kullanalım ki doku arasında tuvalet kağıdı parçaları kalmasın.

4- Adet olmadığımız zamanlarda günlük ped bile olsa bir engel kullanmayalım. Genital bölgenin havalanmasını her durumda bozarlar. Yalnız adetli iken ped kullanalım.

5- İç çamaşırları pamuklu veya penye olsun. Bu hem genital bölgenin hava almasını sağlar, hem de sıcak yıkanmaları mümkündür. İç çamaşırı günlük olarak değiştirilmeli, otomatik makinenin sıcak ayarında yıkanmalı ve makineden çıkınca bir kez daha durulanmalı, kuruyunca buharlı ütü ile ütülenmeli.

6- Giysi olarak mümkün olduğunca bol paçalı kumaş pantolon, şort veya etek tercih edilmeli, kot, deri ve sıkı pantolondan kaçınmalıdır. Bir giysi ile yürürken genital bölgede nemlilik oluşuyorsa bu giysi uygun değildir.



Kaynak:http://www.msxlabs.org/

1 Ekim 2015 Perşembe

Enfeksiyona bağlı vajinal akıntılara dikkat edin

Her vajinal akıntı hastalık işareti olarak değerlendirilmese de bazıları bir enfeksiyon sonucunda ortaya çıkabiliyor. Uzmanlar bu durumda hiç zaman geçirmeden bir doktora danışmak gerektiğini söylüyor.

Kadınlar, vajinal akıntıyı, yaşamları boyunca en sık yakındıkları sorunlardan biri olarak görüyor. Kadın Sağlığı ve Hastalıklıkları Uzmanı Doç. Dr. Alparslan Baksu, bu sorunun ilk etkeninin enfeksiyon oluşturan mikroplar olduğunu, daha küçük olasılık olarak akla rahim, rahim ağzı ve yumurtalık kanalları kanserlerinin gelmesi gerektiğini söylüyor. Kadınlarda normal görülen fizyolojik akıntılar bir problem oluşturmasa da enfeksiyona bağlı olan patolojik vajinal akıntıların bir uyarı olarak algılanması gerekiyor.



Her kanser kader değil

Rahim ağzı kanseri kadınların en korktuğu hastalıkların başında gelmesine rağmen çok uzun bir süreçte oluşması hastalığın kader olmadığını gösteriyor. Gelişmiş ülkelerde (kadınlar smear testlerini düzenli olarak yaptırdıkları için) daha çok rahim kanseri, az gelişmiş ülkelerde ise rahim ağzı kanseri oranı daha yüksek bulunuyor. Smear testi ile hastada (kanser oluşmadan önce) hücrenin bozulma aşamasında farkedilmesi ise çok önemli görülüyor.

Rahim kanseri 10-12 yılda oluşuyor

Rahim kanserinin oluşum süreci yaklaşık 10 – 12 yıllık bir zaman alıyor ve bu durum erken fark edilip engellenmesi şansını doğuruyor. Jinekolojik kontrol ve testlerini düzenli olarak yaptıran kadınlar erken teşhis için önemli bir adım atmış oluyor. Yapılan kontrol ve smear testleri hastalığın oluşum risklerini ortaya çıkarıyor ve uygun tedaviyle sorunun rahim ağzı kanserine dönüşmesi engelleniyor. Dünyada smear testine başlangıç yaşı 21 olarak kabul edilmekle birlikte, cinsel hayatı başlayan her kadının bu testi düzenli şekilde yaptırması öneriliyor.


Erkekleri de etkileyen bir virüs

Rahim ağzı kanserlerinin önemli kısmında Human Papilloma Virüs (HPV) adı verilen virüsün belirli tiplerinin izole edildiği belirtiliyor. Kadınları da erkekleri de etkileyen ve cinsel yolla bulaşan çok yaygın bir virüs olarak tanınan HPV, rahim ağzı kanserinin dışında anormal servikal hücrelere, diğer kanser türlerine ve genital bölgede siğillere yol açabiliyor. Siğillere neden olan tiplerinin nispeten zararsız olduğu belirtiliyor.

40 yaş sonrasının hastalığı

Doç. Dr. Alparslan Baksu, günümüzde uygulanan, Pap-test taramaları sayesinde, gelişmiş ülkelerde rahim ağzı kanserinden ölümlerin yüzde 90 oranında azaldığını söylüyor. Rahim ağzı kanseri ortalama 40 yaştan sonra görülmesine rağmen, hastalığın en önemli nedenlerinden biri olan HPV enfeksiyonları ile siğiller daha genç yaşlarda (20-30 yaş civarında) ortaya çıkıyor.


Akıntıya eşlik eden belirtiler

Akıntıyla birlikte kasık ağrısı ve ateş yüksekliğinin olması iç genital organlarda enfeksiyon şüphesi uyandırıyor.


Kanlı akıntının kötü kokulu olması rahim ağzı kanserini akla getiriyor.

Kanlı akıntıyla birlikte alt karın ağrısının olması kadın organ kanserlerine işaret ediyor.

Akıntının özelliği hastalığın nedenini belirliyor

Akıntının özellikleri (rengi, kokusu, yoğunluğu vb) hastalığın nedeni hakkında yaklaşık bir bilgi verebiliyor. İşte akıntının özelliğine göre karşılaşılacak hastalıklar:
Tricomonas vaginalis enfeksiyonu: Yeşil-gri renkte, köpüklü bir akıntı, şiddetli yanma ve kaşıntı


Gardnerella vaginalis enfeksiyonu: Kötü (bozuk balık kokusu) kokulu ve gri-beyaz renkli bir akıntı

Mantar enfeksiyonları: Beyaz peynir parçaları şeklinde bir akıntı, yoğun yanma ve kaşıntı şikâyeti

Yumurtalık kanallarının kanseri: Et suyu renkli akıntı ve alt karın ağrısı

Rahim kanseri: Menopoz sonrası veya âdet dışı kanama

Doğru bilinen yanlışlar

Günümüzde en yaygın ve tehlikeli cinsel yolla bulaşan hastalık HIV’dir. Yanlış!
HIV virüsünün cinsel yolla bulaşma oranı yüksek değildir. Günümüzde cinsel yolla bulaşan en yaygın hastalık Human Papilloma Virüsü'dür (HPV). Erişkin çağdaki erkek ve kadınların yaklaşık yüzde 40 kadarının bu enfeksiyonu geçirdiği tahmin edilmektedir.

HPV’nin tek bir türü vardır. Yanlış!

HPV'nin 100'den fazla türü vardır. Bunlardan 40 kadarı kadın genital organlarını etkilemektedir.

Prezervatif her tür cinsel yolla bulaşan hastalığın geçişini engellemektedir. Yanlış!

Prezervatif HPV dışında, HIV dahil bütün cinsel yolla bulaşan hastalıkların geçişini engellemekte fakat HPV’nin geçişini tam olarak engelleyememektedir.


Kadında HPV enfeksiyonu olup olmadığı siğiller veya smear testiyle anlaşılmaktadır. Yanlış!

Muayene sırasında basit bir yolla alınan sıvı örneğiyle bir kadında HPV enfeksiyonu olup olmadığını ve hangi tiplerinin mevcut olduğunu tespit etmek mümkündür.

Genital siğillerin bir kez yakılması tedavi için yeterlidir. Bu uygulama enfeksiyonun ortadan kalkmasını sağlar. Yanlış!

Genital siğiller yakılarak tedavi edildikten sonra genellikle tekrar eder. Birkaç ay süreyle sabırla takip ve tedavi edilmeleri gereklidir. Siğillerin yok edilmesi enfeksiyonun yok olduğu anlamına gelmemektedir.


Genital siğil geçiren kadınlarda rahim ağzı kanseri daha sık görülür. Yanlış!

Siğil yapan HPV tipleri düşük kanserojen potansiyele sahiptir. Bu nedenle rahim ağzı kanserinde etkileri azdır.

HPV enfeksiyonu geçiren kişi ömür boyu bu enfeksiyonu taşır ve eşine bulaştırır. Yanlış!

HPV enfeksiyonu geçiren kişiler ömür boyu bu virüsü taşıyacaklarını ve karşı cinse bulaştıracaklarını düşündükleri için hayatları kâbusa döner. Oysa bu enfeksiyonu geçirenlerin yüzde 90'ında, virüs 1-2 yıl içerisinde vücuttan atıldığı için bulaşma riski yoktur.


HPV enfeksiyonunun vücuttan atılmasında en önemli faktör vücut hijyenidir. Yanlış!

HPV enfeksiyonunun vücuttan atılmasında en önemli faktör vücudun bağışıklık sistemidir. Bağışıklık sistemi bozuk kişilerde HPV enfeksiyonunun kanserojen etkisi daha fazladır.


Sigara sadece akciğer kanserine neden olur. Yanlış!

Sigara birçok organ kanseriyle birlikte, rahim ağzı kanserinin oluşumunda da önemli rol oynar.

Hangi belirtileri veriyor?

Vajinal kanama (Özellikle ara kanamalar)

Cinsel ilişki sonrası kanama

Anormal vajinal akıntılar

Pelvis (kasık) ağrıları

Hangi hastaya hangi uygulama

Smear testini uygulamak için, hastadan jinekolojik muayene sırasında, vajina ve rahim ağzından dökülen ve akıntı diye tabir edilen hücreler alınıyor. Böylece daha kanser ortaya çıkmadan kansere dönüşebilecek hücrelerin tespit edilmesi ve doku örneği alınarak kanser öncüsü hastalıklar ile çok erken aşamadaki rahim ağzı kanserlerinin teşhisi mümkün olabiliyor.

Tarama sonuçları şüphe uyandıran ve anormal bulunan hastalar, jinekologlarının önerileri doğrultusunda hafif derecede hücresel anormallikler için tekrarlayan pap-test yaptırabiliyor. Hafif veya ağır hücresel anormallikler tespit edilen hastaların ise durumu biraz daha farklı. Bu hastaların da yine mutlaka muayene olmaları ama gerekirse parça alınma (biyopsi) amaçlı kolposkopik muayene de yaptırmaları gerekiyor.


Aşı virüse karşı önlem olarak yapılıyor

Doç. Dr. Alparslan Baksu, "HPV aşısını 'Rahim ağzı kanseri aşısı' diye tanımlamak doğru değil" diyor ve bunun "HPV” virüsüne karşı önlem olarak hazırlanan bir aşı olduğunu söylüyor. Aşının, Amerika’da 9 - 26 yaş arası vücudu HPV virüsünü almamış kişilere uygulandığına dikkat çeken Baksu, "Bu aşı, henüz cinsel ilişkiye girmemiş genç kızlarda ve cinsel hayatı yeni başlamış genç kadınlarda etkili” diyor.





Kaynak:http://www.hthayat.com/

17 Eylül 2015 Perşembe

Sağlık iksiri; Yulaf


Stresle mücadele etmek, her dem genç kalmak, günün yoğun temposunu yorulmadan yaşamak istiyorsanız adresiniz yulaflı yiyecekler olmalı.

Çinliler yulafın zindelik verici özelliklerini binlerce yıl önce keşfetmişler. Antik Romalılar onu enerji depolamak için sofralarından eksik etmemişler. Savaşçı Vikingler efsanevi fiziki güçlerini yulaf ezmesi ile hazırlanan 'porridge' adlı kahvaltılık yiyeceğe borçlu olduklarını sık sık dile getirmişler.
'Bitkisel protein' de denilen yulafta bol miktarda protein, lipid, lif, mineral tuzlar, vitaminler ve B grubu vitaminleri bulunuyor.
Yulaf, pek çok derdin devası olan bir tahıl. Düzenli olarak tüketildiğinde vücudu tazeleyip adeta yeniden yapılandırıyor. Yüksek dozdaki enerji verici özellikleri nedeniyle sınavlara hazırlanan öğrencilere, bebek bekleyen anne adaylarına, sporculara, soğuk havalarda çok üşüyenlere, sık hastalanan küçük çocuklara, büyümekte olan çocuklara ve nekahat dönemindeki hastalara birebir geliyor. Yulaf, hücrelere enerji taşınmasında, dokulara kan aracılığı ile oksijen transferinde ve zarar gören yaşlı hücrelerin yenilenmesinde son derece etkili bir besin. Ayrıca zehirli kurşun, kadmiyum ve krom gibi ağır metallerle birleşip bu maddelerin vücuttan atılımını sağlıyor. Moskova Devlet Üniversitesi bilim adamları, yulafın çok değerli bir kocakarı ilacı olmaktan öte gerçek bir sağlık iksiri olduğunu belirterek Rusların uzun yıllardan bu yana kurşun zehirlenmelerine karşı yulaf unu kullandıklarını ifade ettiler.

Yulaf piyasada un, ezme, yulaf tanesi, yulaf ekstresi (özü), müsli ve kahvaltı gevreği olarak satılıyor. Un halindeki yulaf ile ekmek, tatlı ve tuzlu hamurişi çeşitleri hazırlayabilirsiniz. Ya da köftelere ilave edebilirsiniz. Kahvaltı gevreği şeklinde ılık süte ilave ederek yiyebilirsiniz. Ezme şeklindeki yulafla değişik muhallebiler hazırlayabilirsiniz. Yulaf unu ile güzellik kremleri hazırlayabilir, yulaf ekstresi ile sağlık banyoları yapabilirsiniz.

Güne iyi başlamak için sütle karıştırılmış yulaflı müsli yiyin. Öğle öğününde besleyici, doyurucu aynı zamanda hafif yulaf köftesi (5 çorba kaşığı un, 5 çorba kaşığı yulaf unu, 1 yumurta ve tuzu karıştırıp kızgın yağa kaşık kaşık ilave ederek kızartın) yiyebilirsiniz. Akşamları rahat bir uyku çekmek ve kadifemsi bir cilde kavuşmak için banyo suyuna yulaf tanesi ilave edin. Yatmadan önce yulaflı çayla sağlık depolayın.


Yulafın kimlik kartı

Yulaf oldukça kalorili bir tahıl. 100 gramında 390 kalori bulunuyor. Oysa aynı miktar pirincin kalorisi 354, makarnanın ki ise 346. Bol miktarda nişasta içerdiği için değerli bir karbonhidrat kaynağı.

Yulaf, kasları tazeleyen 'lisina' denilen bir protein ve sinirlerin işlevini düzenleyen yüksek dozda B grubu vitaminleri içeriyor.

'İyi' yağlar açısından çok zengin. İçeriğindeki 'oleik asit' denilen yağlar, sinir hücrelerinin düzenli bir şekilde işlemesi için son derece yararlı.

Yulaf mineral açısından da çok zengin: 100 gramında 53 mg kalsiyum, 405 mg fosfor, 4.5 mg demir ve 268 mg potasyum bulunuyor. Ayrıca değerli bir magnezyum deposu.


İltihaplı hastalıklara karşı

Her türlü iltihaplı hastalıklara karşı yulaf iyi geliyor. İster sıcak süte ilave ederek için, isterseniz yulaf lapası (1 su bardağı yulaf ununu 2 su bardağı suda eritip koyu muhallebi kıvamına gelinceye kadar kısık ateşte pişirin. Ilınınca bölgeye uygulayıp üzerini ılık havlu ile kapatın) hazırlayıp hastalıklı bölgeye uygulayın. Larenjit ve boğaz ağrısı gibi solunum yolları enfeksiyonlarına, sigaranın yol açtığı boğaz rahatsızlıklarına ve bronşite iyi geliyor. Özellikle küçük çocukların bronşit hastalığında göğüse ve sırt bölgesine uygulanan sıcak yulaf lapası rahat nefes almayı sağlayıp, balgam söktürüyor ve öksürüğü kesiyor. Yulaf, rahatlatıcı etkisi nedeniyle midenin de dostu. Ve mantar enfeksiyonlarının da büyük yardımcısı yulaf.Yulaf çayı hazırlamak için 1 tutam yulaf tanesini bir fincan kaynar suya ilave edip 20 dakika bekletin. Süzüp balla tatlandırıp için.



http://www.lezzet.com.tr/dn alıntı yapılmıştır

14 Eylül 2015 Pazartesi

İdrarın Kokması Neden Olur?

İdrarın kötü kokması, merak ve kaygıyı da beraberinde getiriyor. Su kaybı ve idrar yolu enfeksiyonu gibi çeşitli etkenler bu duruma neden olabilir. Kokulu idrarın neden kaynaklandığını anlamak, daha ciddi problemler doğmasına engel olacaktır.

İdrarın Kokması Neden Olur, Nasıl Geçer?

İdrarda koku oluşturan genel sebepler aşağıda verilmiştir. Bu sebepler hakkında bilgi sahibi olmak, daha ciddi problemler baş göstermeden önce sıkıntının ne olduğunu anlamakta yardımcı olacaktır.


1) Vücudun Susuz Kalması

İdrarda kötü kokunun en yaygın nedeni vücudun susuz kalmasıdır. Çok yoğun olan idrar, barındırdığı atık miktarının fazla olmasından ötürü çok ağır kokabilir. Baskın olan koku amonyak kokusudur.

Tedavisi: Bol su tüketmek çözüm için en basit yoldur.

2) İdrar Yolu Enfeksiyonu


İdrar yolu enfeksiyonu kötü kokulu idrarın en yaygın nedenlerinden biridir. Bakteriler idrar yoluna girerek çoğalıp gelişebilirler. Sonucunda ise rahatsızlık ve idrarda koku oluşur. İdrarda yanma, sık idrara çıkma, karın veya sırt ağrısı, bulanık idrar, gece terlemeleri ve üşüme gibi diğer belirtilere de neden olur.

Tedavisi: Tedavi için bolca su ve yaban mersini suyu tüketin. Doktorunuz bakterileri öldürmek için antibiyotik tedavisi uygulayacaktır.

3) Vajinit (Vajina İltihabı)

Vajinal enfeksiyonlar ve tahriş vajinadan kötü koku gelmesine sebep olur. Genel nedenleri bakteriler, vajinal mayalar ve cinsel yolla bulaşan hastalıklardır. Belirtilerinden bazıları kokulu vajinal atıklar, idrar yaparken ağrı, seks esnasında rahatsızlık ve vajinal kaşıntıdır.

Tedavisi: Doktorlar belirtileri değerlendirerek tedavi için antibiyotik veya mantar önleyici ilaçlar yazabilir. Reçetesiz satılan kremler de belirtileri yatıştırabilir.

4) Prostat

Prostat bezleri süngerimsi yapıdadır ve zaman içerisinde büyür. Prostatı olan erkekler sıklıkla idrar torbası enfeksiyonu belirtilerini gösterirler. Bazı belirtiler idrarda koku; alt karında, kasıkta veya belde baskı ve rahatsızlık hissidir.


Tedavisi: Tedavi yöntemi yeterli miktarda su alımı ve 10 gün boyunca antibiyotik kullanmaktır. Daha dirençli vakalarda antibiyotik kullanımı süresi uzatılabilir veya antibiyotik damar yoluyla verilebilir.

5) Böbrek Taşları

Kokulu idrar böbrek taşı kaynaklı olabilir. Çeşitli türde böbrek taşları vardır ve idrarın pembe – kanlı görünmesine yol açarlar. Bu durumda sırtta, alt ve yan karın bölgelerinde şiddetli ağrı oluşabilir.

Tedavisi: Ağrı kontrol altına alınır, su takviyesi yapılır ve bazen de böbrek taşının alınması gerekebilir. Çoğu küçük taşlar kendi kendilerine düşecektir. Bakteriyel enfeksiyon böbrek taşı ile birleşirse durum ciddileşir. Taşlar alınana kadar hastayı hastaneye yatırmak gerekebilir.

6) Yiyecek, İçecek ve Vitamin Destekleri
Çeşitli yiyecekler ve gıda destekleri idrar kokusunu değiştirir. Birçokları kuşkonmaz yedikten sonra idrarda oluşan karakteristik idrar kokusuna aşinadır. Kahve ve kafein de idrar kokusunu değiştirir. B6 vitamini desteği de alındıktan sonra idrar kokusunu değiştirecektir.

7) İlaçlar

Antibiyotikler genelde idrar kokusunu değiştirir. Penisilin gibi küften üretilen antibiyotiklerin mantar veya maya gibi koktuğunuzu fark etmişsinizdir. Gıda desteği olarak alınan multivitamin gibi ilaçlar idrarın hem kokusunu hem de rengini değiştirebilir.

8) Karaciğer Problemleri


Karaciğer birtakım atıklar üreterek bunların idrar ve dışkı ile atılmasını sağlar. Düzgün çalışmayan bir karaciğer, idrarın rengini değiştirerek çok koyu, dumanlı, hatta kahverengi – yeşil hâle sokabilir. Bu çok ciddi bir problem olduğuna işaret eder ve tıbbi müdahale gerektirir. İdrarın kokusu da genelde en az amonyak kadar kötü olur.

9) Şeker Hastalığı


Vücut şekerle başa çıkma yeteneğini kaybederse, şeker idrara karışmaya başlar ve daha sık idrara çıkarır. İdrar tatlı bir kokuya sahip olur ve şeker barındırdığı için olağandışı yapış yapış olur. Yeni hasta olan şeker hastalarında susuzluk ve kilo kaybı görülür.


Tedavisi: Bu durumdan şüphelenirseniz bir doktora görünün. Şeker hastalığı ile mücadele etmek için sağlıklı bir diyet programı uygulamak, egzersiz yapmak ve ilaçlarla kan şekeri dengesini yakalamak gerekir.

10) Hamilelik

Bebeğin büyümesi ve hormonların değişmesi ile birlikte anne, idrar torbası enfeksiyonlarına ve vajinal akıntılara daha açık hâle gelir. İkisi de idrar kokusuna sebep olur. Bu durumla karşılaşan kadınlar ileri değerlendirme için bir doktora görünmelilerdir. Tedavi edilmeyen idrar yolu enfeksiyonları erken doğuma sebebiyet verebilir.

11) Fenilketonüri
Bu metabolizmayı etkileyen kalıtsal bir durumdur. Fenilketonüri (PKU) hastaları besinlerdeki fenilanini sindiremezler. İdrarları ağır, küflü, hatta fare gibi kokabilir.
Tedavisi: Çoğu vaka, görüntüleme teknikleri sayesinde doğum sonrasında teşhis edilmektedir. Nadiren de olsa daha hafif vakaların sonradan tespit edildiği de olur. Fenilanin içermeyen beslenme programları uygulanmalıdır.

12) Akçaağaç Şurubu Hastalığı


Bu da bir diğer kalıtsal hastalıktır. İdrarın Akçaağaç Şurubu gibi kokmasına neden olur. Bazı protein tipleri yıkılamadığı için oluşur.

Tedavisi: Beslenme programı kesinlikle hastalığa uygun şekillendirilmeli, yoksa beyin hasarı ve ölümle sonuçlanabilir.



http://multiyasam.com/dan alınmıştır.

11 Eylül 2015 Cuma

Vajinal Kuruluk Nedir?

V
ajina duvarları ince bir nem tabakası ile kaplıdır.


Vajina duvarları ince bir nem tabakası ile kaplıdır. Bu nem tabakası vajina içerisinde kuruluk hissini önler ve cinsel birliktelik esnasında bartholin ve skene adı verilen bezler tarafından kayganlaştırıcı bir sıvı salgılanır. Buna lubrikasyon adı verilir, vajina ıslanır ve penisin vajinaya girmesini kolaylaşır. Genel olarak kronik mantar enfeksiyonu, vajenitler, vajinal travma, sjörgen sendromu, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, kanser tedavi ilaçları ve diğer bazı ilaçlar ve menopoz döneminin neden olduğu vajinal kuruluk basınç, tahriş, kuruluk hissi, kaşıntı, yanma, cinsel ilişkide ağrı ve kanama gibi belirtiler ile teşhis edilebilir. Farklı etmenlere bağlı olarak gelişebildiği için öncelikle nedeni saptanmalıdır daha sonra nedene bağlı tedavi şekli önerilebilir. Eğer enfeksiyon varsa öncelikle uygun antibiyotik ilaçlar alınmalıdır, menopoza bağlıysa hormon tedavisi, psikolojikse çift terapisi tavsiye edilmektedir.



http://www.milliyet.com.tr/dan alınmıştır.

31 Ağustos 2015 Pazartesi

Vajinal Mantarda Dikkat Edilmesi Gereken
Noktalar

Vajinal mantar, vagina içinde “candida” türü mikroorganizmaların neden olduğu bir enfeksiyondur.

Halk arasına “vajinal mantar, vajina mantarı, kandida enfeksiyonu”olarak bilinen bu durum tıbbi terminolojide “vajinal mikozis, vaginal mycosis, mikotik vajinit, vajinal candida enfeksiyonu, vaginal candidiasis (vajinal kandidiyazis)” gibi isimlerle anılmaktadır.

İngilizcede ise vajina mantar enfeksiyonları “vaginal yeast infection”(vajinal maya enfeksiyonu) olarak geçmektedir.

Mycosis ve fungus nedir?

Mycosis, mikozis olarak okunur ve "mantar enfeksiyonu" demektir. "Fungus" da mantar mikrobuna verilen isimdir.

Mantar enfeksiyonları vucudun değişik yerlerinde oluşabilir. Örneğin vaginal mycosis "vaginal mantar enfeksiyonları"nı tanımlarken, onikomikozis "tırnak mantarı" anlamına gelmektedir.

Mantar enfeksiyonlarına karşı kullanılan ilaçlara antimikotik veya antifungal ilaçlar adları verilir.

Candida albicans nedir?

Vajinal mantar enfeksiyonlarına neden olan pek çok mantar türü vardır. Bu mantar türleri arasında en sık olarak görüleni “candida albicans”dır. (“Kandida albikans” şeklinde okunur).

Candida albicans (kandida albikans) tüm mantar enfeksiyonlarının yaklaşık dörtte üçünden sorumludur.


Vajinal mantar enfeksiyonu (vaginal candidiasis) ne tür şikayetler yapar, mantar enfeksiyonu belirtileri nelerdir?

Vajina mantar enfeksiyonunun en sık görülen belirtisi vajinal akıntılardır. Vajinal akıntıların süt, sütün kaymak kısmı gibi şekillerde veya peynirimsi (peynir kesiği) görünümde olması tipik bir özelliğidir.
Vajinal akıntı ile birlikte bazen vajinal kaşıntı ve vajinal yanma da olabilir.

Bazı durumlarda genital alanda yanma, idrar yaparken yanma (disüri) gibi şikayetler görülebilmektedir. Nadiren genital alanlarda aniden ortaya şişlik (ödem) çıkması ile de kendini gösterip kişilerde endişelenmelere sebep olabilir.

Vajinal mantar enfeksiyonuna sahip hastaların bir kısmında ilişki sırasında yanma ve acıma hissi de olmaktadır. 

Vajinal kandida enfeksiyonunda vajinal koku problemi olmaz. Eğer vajinal akıntıda veya ilişki sırasında vajina içinden koku da geliyorsa başka bir vaginal enfeksiyonun varlığı da düşünülmektedir. Özellikle bakteriyel vaginosis ve trikomonas enfeksiyonlarında vajinada koku problemi de ortaya çıkmaktadır.

Vajinal kandida enfeksiyonlarının süregenlik kazanması zaman içinde kişilerde bir takım psikolojik problemlere de sebep olmaktadır.


Düzenli jinekolog kontrolleri hastalığı engellemektedir…

Peynir kesiği şeklindeki akıntılar kıvamlarından ötürü dışarıya boşalmadıklarından dolayı "asemptomatik seyredebilir" yani çoğu hastada hiç bir belirti de vermeyebilir. Bu nedenle düzenli jinekolog kontrollerin yapılması sırasında tesadüfen görülebilmekte ve hastalık yayılarak şikayet oluşturmadan tedavileri yapılabilmektedir.

Süregen (kronik) hale gelen vajinal mantar enfeksiyonlarında tedaviler zorlaşmaktadır.

21 Ağustos 2015 Cuma


Maya nedir?

Maya bir mantardır efendim, yani yemeklik mantar, şapkalı mantar, yer mantarı ve kurt mantarı ile aynı ailedendir. Güncel bilimsel araştırmalara göre, 100.000’den fazla farklı mantar türü teşhis edilmiştir, fakat tahminlere göre 1.5 milyon kadar farklı mantar türü var olabilir.







Diyebiliriz ki mantar, minnettar olmamız gereken birçok özelliğe sahiptir. Fakat bu her zaman için doğru değildir… Örneğin siz de baştan aşağı mantar dolusunuz diyebiliriz... Evet söylediğimiz kulağa pek hoş gelmese de, doğduğu andan itibaren dünyadaki herkes bakteri, mantar ve maya mantarı gibi mikro organizmalardan oluşan bir karışım içinde yaşamaktadır.
Mantar sıkıntılı bir rahatsızlıktır fakat tedavisi uzun süreli olsa da basittir. Biz eskiden beri en iyi yolun zefiran olduğunu biliriz hani sonuçta dezenfektandır ya gerçi belki bilmeyeniniz de vardır :).İşe yararlılığı tartışılır tabi, bence işe yarama payı da yüksektir zira yakarak dezenfekte eder kendisi biraz dikkatli olmak lazım yani zararları falan varsa onu bilmiyorum mesela.

O yüzden sizlere tedavi sürecinin de ne şekilde olduğunu araştırdım. Kısaca kadınlarda ağırlıkta olmak üzere mantar sorunu yaygın olarak karşılaşılan sorunlardan biridir. Peki neden bu kadar yaygın bir rahatsızlık mantar? İşte tam da burada mantarın ne olduğunu öğrenmeye öncelik vereceğiz. Diğer değineceğimiz konular tabi ki elzem olan sorunlara yönelik örneğin:

Bu türden bir maya mantarı enfeksiyonunun tam olarak ne olduğu
Neden ortaya çıktığı
Bir süre sonra yeniden ortaya çıkmasını engellemenin neden çok zor olduğu - (bu mutlaka bilmeniz gereken bir şeydir)
En başta ortaya çıkmasının önüne geçmek için yapabileceğiniz şeyler

Ortaya çıktığında nasıl tedavi edeceği

 Her dört kadından üçünün vajinal fungus, maya mantarı enfeksiyonundan kaynaklanan vajinite yakalandığı tahmin edildiğinden, şu ana kadar sorun yaşamamış olsanız da bir gün  vajinal mantar sorunu’ndan  muzdarip olma olasılığınız oldukça yüksektir.


Vajinal mantar enfeksiyonu, kadınların % 75’lik kısmının hayatında en az bir kere karşılaştığı yaygın bir hastalıktır.  Vajinal mantar enfeksiyonlarına yol açan mikroorganizmalardan en sık görüleni Candida albicans adı verilen bir maya hücresidir. Vakaların %67-95'inde bu mantar hücresi sorumlu olarak bulunduğundan, vajinal mantar enfeksiyonları genelde vajinal kandidiyazis şeklinde tanımlanır. Vakaların   yaklaşık %10-15’inde Torulopsis glabrata gibi diğer Candida türleri de etken olabilir.

MANTAR ENFEKSİYONUNUN OLUŞMA ŞEKLİ

Mantar enfeksiyonu genellikle başka yerden bulaşmaz önemli bir nokta.  Kadının kendi normal vajinal  floralarında bulunan mantar hücreleri çeşitli nedenlerle vücut direnci düştüğünde çoğalıp  aktif hale gelerek  vaginit oluştururlar.

Vajenin en önemli özelliklerinden birisi de zararlı bakterilere karşı savunmada yer alan ve laktobasil adı verilen yararlı bakterileri kendi florasında içermesidir. Laktobasillere süt basilleri adı da verilmektedir.
Laktobasiller vajenin asit PH'sinde üreme özelliği göstererek vajeni zararlı mikroplardan adeta korurlar.

Laktobasillerin sayıca azaldığı pek çok durumda vajen enfeksiyonları (vaginitler) görülebilecektir. Örneğin antibiotik kullanımı sonucunda vajinal mantar oluşmasının nedeni de budur.



Antibiotik kullanımı sonrası (en sık etkili olan antibiyotikler tetrasiklin ve penisilin grubu ilaçlardır),stres yada yorgunlukla direncin düşmesiyle ortaya çıkan fırsatçı bir enfeksiyondur.
Çok nadiren cinsel temasla geçebildiği de sanılmaktadır. Erkek semeninde üretilemediği için cinsel yolla bulaşan bir hastalık olarak her doktor tarafından kabul edilmez.
Ancak yapılan araştırmalarda eşlerin benzer tipte mantar hücresi taşıdıkları saptandığı için bazı hekimler tedavide eş tedavisi de uygulamayı uygun görmektedirler.
Vajinal mantar bulunan bir kadından eşine mantar hastalığı bulaşabilir, fakat hastalık erkekte çoğunlukla hiç bir şikayete neden olmaz ya da ufak yanma hissi şeklinde kendini belli edebilir.


Bir kadın hastalığı olarak düşünülen vajinal mantar, özellikle sünnetsiz erkeklerde de görülebilen bir hastalıktır. Bununla birlikte, bazı durumlarda erkek cinsel organında da aşınma ve çatlaklara neden olabilir. 


MANTAR ENFEKSİYONUNUN BELİRTİLERİ

Normal vajen salgısı kokusuzdur ve kaşıntıya neden olmaz. Miktarı çamaşırı ıslatacak kadar bol değildir. Gebelerde ve doğum kontrol hapı kullananlarda salgı miktarı artmaktadır. Vajinal mantar enfeksiyonunun en önemli ve en sık görülen belirtisi özellikle geceleri artan ve huzursuzluk veren kaşıntı dır.
Bu kaşıntı özellikle sıcak etkisi ile artar. Kaşımaya bağlı olarak vulva derisinde soyulmalar ve küçük kanamalar olabilir. Fazla kaşıma nedeniyle deride oluşan çatlaklar da ikincil bir bakteri enfeksiyonunu davet eder. Bazı durumlarda ise genital bölgedeki kaşıntının nedeni mantar enfeksiyonu değildir, bölgesel allerjik bir reaksiyon olabilir. Vulva ve vajinada kızarıklık ve şişlik olabilir.


Bazen de olay tümüyle psikolojik kökenlidir.

Hastaların çoğunda dış genital organlarda yanma vardır. İdrar yaparken, idrarın değdiği bölgelerde şiddetli yanma hissi olur ve o bölge kızarır. Bazı hastalarda cinsel ilişki esnasında ağrı ve yanma  olabilir. Ağrıdan dolayı kadınlar cinsel ilişkiden kaçınırlar.

Normalden farklı, kokusuz,  zaman zaman kalın ve kütleler halinde, bazen beyaz ya da gri renkte, sulu akıntı  olmaktadır. Fakat akıntının olması her zaman bir kural değildir ve her zaman akıntı olmayabilir. Eğer mevcut ise bu akıntı beyaz renkli ve içerisinde süt ya da peynir kesiği şeklindedir. Bu mantarın neden olduğu akıntı tipi, kadından kadına değişir. Bazı kadınlarda yalnızca beyaz, sulu, hafif bir akıntı olur. Bazıları ise vajinaların da kuruluk hissinden yakınırlar. Sık sık da vajina giriminde sulu bir akıntı ile karışmış şekilde peynirimsi, beyaz, pomad şeklinde parçalar, olur. Akıntı fazla olursa, venüs dağından rektumun gerisine kadar yayılan ve bacak aralarını da kapsayan yaygın bir kaşıntılı kızarıklığa neden olabilir.

Akıntıda kötü koku görülmez. Kokunun olması kandidiazise eşlik eden ikinci bir enfeksiyonun varlığını akla getirmelidir.

Vajina duvarında mantar plakları bulunabilir. Bunların görülmesi kandidiazis için tipiktir.

20 Ağustos 2015 Perşembe

Belirtileri

     Vajinal mantar enfeksiyonunun en önemli ve en sık görülen belirtisi kaşıntıdır. Bu kaşıntı geceleri şiddetlenir ve sıcak etkisi ile artar. 
Hastaların çoğunda dış genital organlarda yanma vardır. Özellikle idrar yaparken, idrarın değdiği bölgelerde şiddetli yanma hissi olur. Bazı hastalarda cinsel ilişki esnasında ağrı olabilir. 
Vajinal kandidiazisde akıntı her zaman olmaz. Eğer mevcut ise bu akıntı beyaz renkli ve içerisinde süt ya da peynir kesiği şeklinde tanımlanan ya da kireç benzeri olarak nitelendirilen parçacıklar bulunur. Akıntıda kötü koku görülmez. Kokunun olması kandidiazise eşlik eden ikinci bir enfeksiyonun varlığını akla getirmelidir. 
Vulva ve vajinada kızarıklık ve şişlik olabilir. Vajina duvarında mantar plakları bulunabilir. Bunların görülmesi kandidiazis için tipiktir. Kaşımaya bağlı olarak vulva derisinde soyulmalar ve küçük kanamalar olabilir.

Tanı


     Vajinal mantar enfeksiyonlarının tanısı güç değildir. Genelde muayene esnasında hastanın şikayetleri ve muayene bulgularının bir arada değerlendirilmesi ilave bir laboratuvar tetkikine gerek kalmadan tanı koydurur. Vajinal kandidiazisde kültür almanın rolü yoktur. Bunun yerine alınan akıntı örneğinin potasyom hidroksil ile muamele edildikten sonra mikroskop altında incelenmesi ve tipik mantar psödohiflerinin görülmesi tanıyı kesinleştirir.