kadın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kadın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Ekim 2015 Salı

Menopoz Sonrası Kanamalar Kanser Habercisi Olabilir

Kadınlarda adet dönemi haricindeki tüm kanamalar endişe yaratıyor. Özellikle menopoz başladıktan sonra ortaya çıkan kanamalarda bu endişe daha da artarken, zaman zamanda yerini kanser korkusuna bırakabiliyor. Bu kanamaların yüzde 80’e yakını önemli bir sorun teşkil etmezken, yaklaşık yüzde 20’sinde ise gerçekten bir kanserle karşılaşma ihtimali bulunuyor.

Kanama; makat (rektal), idrar torbası (mesane) ve vajinal yoldan olabilir. Öncelikle bunun nereden kaynaklandığının anlaşılması önemli. Basit bir vajinal tampon yerleştirmekle vajinal kanama anlaşılabilir.

Vajinal kanamanın birçok nedenleri araştırılmalı
Eğer kadın menopoz dönemindeyse bu kanamanın bazı nedenleri vardır. En sık neden, menopoza bağlı olarak gelişen ve atrofi denilen endometriyal (rahmin iç kısmı) ve vajinal dokulardaki incelmeye bağlı olan kanamalardır.

Sık rastlanan ikinci bir neden ise; kullanılan hormon tedavilerine bağlı kanamalardır. Hatta bazı kaynaklarda hormon replasman (Hormon yerine koyma) tedavilerine bağlı kanamalar birinci sırada yer almaktadır.

Diğer nedenler ise; rahimden kaynaklanan polip, myom, adenomyosis gibi bazı iyi huylu urlar, rahim ağzındaki polipler, pelvik infeksiyonlardır. Ayrıca vajinal mantar veya basit bir vajinal enfeksiyonda da kanama görülebilir. Yüzde 20 civarında hastada, menopoz sonrası kanamanın nedeni rahimden veya rahim ağzından kaynaklanan bir kanser olabilir.

Bu yüzden erken teşhis önemlidir rahatsızlığı hangi hastalığın tetiklediğini öğrenmek en önemli adımlardan biri.
Menopoz sonrası kanaması olan hastanın zaman kaybetmeksizin bir kadın hastalıkları ve kadın doğum uzmanına başvurması gerekir. Hastanın hikayesi alınıp, muayenesi yapıldıktan sonra, genellikle ultrasonografi uygulanır. Yapılan bu işlemlerden sonra büyük ölçüde olası nedenler düşünülmektedir. Daha sonrasında yapılacak biyopsiler özellikle kanser düşünülen hastalarda tanı için gerekmektedir.

Histeroskopi ile tanı kolayca konuyor.

Günümüzde şartlarında uygulanabilen histeroskopi (optik bir aletle rahim içinin incelenmesi) işlemi ile tanı oldukça kolaydır. Bu işlemle rahmin içinden kaynaklanan myom, polip gibi iyi huylu durumların aynı seansta tedavileri mümkün olabilmektedir. Kanser tanısı alan hastaların tedavilerinin bu konuyla ilgili uzmanlarca yapılması son derece önemlidir.

16 Ekim 2015 Cuma

Yaşa ve kadına göre hijyen 
Cinsel organlar bir kadının temizlik açısından en hassas bölgelerinden. Özellikle cinsel hayat başladıktan sonra hijyen daha da büyük önem kazanıyor. Cinsellikle birlikte vajina mikroplara ve bakterilere açık oluyor, cinsel yolla geçen hastalıklar gündeme geliyor. Cinsel organların hijyenini sağlamada her yaş dönemi için farklı önlemler almak gerek.

Kadınlara çocuk yaştan itibaren cinsel bölgenin temizliğiyle ilgili eğitim verilmesi gerekiyor. İdrar yolları ve anüs cinsel organlara yakın olduğu için vajina mikroplara açık. Bu yüzden de temizliğin önemi büyük.


Okula gitmeden öğretmelisiniz
Kız çocukları okula başladıklarında cinsel bölgelerinin temizliğini öğrenmiş olmalılar. Öncelikle temizliğin önden arkaya doğru ve suyla yapılması gerektiği öğretilmeli. Bölge yıkandıktan sonra mutlaka kurutulması da kazandırılacak alışkanlıklar arasında. Makattan öne doğru temizlik, anüs çevresinde yerleşen mikropların idrar yolu ve vajinaya taşınmasına ve ciddi enfeksiyonlara neden olabilir. İdrar yolu iltihabı da aynı şekilde gelişebilir.

Adet döneminde pedler sık değiştirilmeli
Henüz cinsel ilişkisi olmayanlar adet döneminde genellikle hijyenik bağları yani pedleri tercih ediyor. Pedler mümkün olduğunca sık değiştirilmeli. Ped, alerji veya tahrişe sebep oluyorsa doktora danışılmalı ve başka bir markanın ürünü denenmeli. Her ped değiştirmede dış dudakların suyla yıkanıp kurutulmasında yarar var. Cinsel ilişkiye henüz girmemiş kız çocuklarında bazen vajinal akıntılar olabilir. Bunlar genellikle hormonal akıntılardır ve tehlikeli değiller. Cinsel hayatı başlamayanlarda vajinal enfeksiyon olmaz. Bu yüzden, akıntıyı iltihapla karıştırmamak gerekir. Çocuklarda yoğun antibiyotik kullanımı ve o bölgenin sıcak ve havasız kalması durumunda mantar iltihabı görülebilir. Ped yerine tampon kullanıyorsanız yabancı maddeli olmayanları tercih edin ve bir tamponu dört saatten uzun kullanmayın. Geceleri tercihen ped kullanın. 

Cinselliğin başlaması milat

Cinselliğin başlamasıyla birlikte vajina değişik mikroplarla tanışır ve bunların bir kısmı yerleşerek iltihaplanma yapar. Dolayısıyla cinsel hayat başladığında yapılacak ilk şey, cinsel hastalıklardan korunmayı öğrenmek. Prezervatif cinsel hastalıkla mücadelenin en etkili yöntemi. Bunun dışında, cinsel ilişki esnasında çok fazla kokulu, tahriş eden jeller ve kremler kullanılmamalı. Vajinada bir kayganlık gerekiyorsa antialerjik, su bazlı jeller tercih edilmeli. Kadınlarda cinsel bölge çok kıvrımlı olduğu için kıvrımlar arasında rahatlıkla cilt döküntüleri, ter birikintileri kalabilir. Bunlar zamanla kokuya ve tahrişe yol açar. Vajinal bölgenin en iyi temizlenme yöntemi, bildiğimiz musluk suyu ve çok kokulu- ilaçlı olmayan basit sabunlarla dışarıdan yıkamak. Sonra durulamak ve çok iyi kurulamak.
Vajinanın içini sürekli yıkamayın

Bazı kadınlarda görülen vajinanın içini devamlı yıkama alışkanlığı zararlı. Çünkü vajinanın içinde koruyucu bakteriler var. Bunların suyla yok edilmesi halinde vajina kendini koruyamaz ve daha sık iltihaplanabilir. Vajina içi temizliği, çok özel durumlarda doktor tavsiyesiyle yapılmalı. Genital bölgedeki tüyleri ağda ve jiletle temizlerken, ciltteki staphylococcus mikrobu kıl köklerine girebilir. Bu, ciddi kıl kökü iltihapları ve apse yapabilir. Tedavisi için cerrahi müdahalelere başvurmak gerekebilir. Dolayısıyla bu tarz sorunu olanlar hemen bir kadın doğum uzmanına başvurmalı ve ağda ve jilet yerine sadece makas kullanmayı tercih etmeli. 

Tuvalletten mikrop kapma efsanesi

Alafranga tuvalet kapağından kadının cildine veya vajinasına mikrop bulaşmaz. Yine de tuvalet kapağının mutlaka tuvalet kağıdıyla silinip temizlenmesi ve sonra oturulması öneriliyor. Oturmadan önce de sifon çekilmeli.

Cinsel bölgenin temiz tutulmasının altın kuralları

Vajinanın içi sürekli temizlenmemeli.

Bacak arası ve dudakları da içeren kısım daima kuru ve temiz olmalı.

Temizlikte değişik kokulu sabunlar, kremler vs. kullanmamalı. Su ve sabun içermeyen temizlik ürünleri tercih edilmeli. Bölge çok iyi kurutulmalı.

Pedler alerji ve tahriş yaparsa başka bir marka denenmeli.

Yaz aylarında özellikle denizden ve havuzdan çıktıktan sonra duş alınmalı.

Bu bölgedeki kokudan rahatsız olanlar vajinanın dıştan temiz kokmasınısağlayan bazı ıslak mendiller ve deodorant parfümler kullanabilir. Yalnız bunları kullanırken maddelere karşı alerjiniz olmadığından emin olun.



Kaynak:hurriyet.com.tr

15 Ekim 2015 Perşembe

Ped Vajinanın florasını bozuyor'
Kadınların adet dönemlerinde kullandıkları yaprak pedlerin vajinal akıntıyı arttırdığı belirtildi. Vajinal akıntının, kadınların yaşamları boyunca en sık karşılaştığı yakınmalardan birisi olduğunu ve hastanelerin kadın doğum servisine yapılan başvurularda ilk sıralarda yer aldığını belirten uzmanlar, kullanılan yaprak pedlerin ise “geçmeyen akıntılara” yol açtığını kaydettiler.

Üreme çağındaki kadında östrojen hormonunun da tetiklediği “Vajinal ekosistemin” son derece kırılgan ve değişken bir sistem olduğunu belirten Özel Adana Avrupa Hospital Kadın Hastalıkları Doğum Uzmanı Op. Dr. Yasemin Babar İlkit, “Vajina 37 derece sıcaklığa sahip ve kapalı bir ortamdır. Bu nedenle vajinaya yerleşecek organizmaların üremesi için mükemmel bir ortamdır” dedi.

VAJİNAL FLORAYI KORUMAK GEREKİYOR


Bu durumun ortadan kalkması için vajinanın anatomik ve fizyolojik koruma kalkanları geliştirdiği kaydeden Op.Dr.Yasemin Babar İlkit, “Vajina bölgesinin tüylü ve dış dudakların vajina girişini kapatıyor olması anatomik koruma mekanizmasıdır. Fakat vajinanın ana koruma mekanizması vajinal floradır” diye konuştu.

Vajinal ekosistemi (flora) bozan bütün durumların geçmeyen inatçı akıntılara neden olduğunu ifade eden İlkit, bu durumların gebelik dönemi, adet dönemi, menopoz dönemi ve aşırı kişisel hijyenik davranışlar olduğunu söyledi.



YAPRAK PED KULLANIMI ZENGİN DOĞAL SALGIYI EMİYOR


Op. Dr. Yasemin Babar İlkit, “Gebelik döneminde doğal florasında mantar grubu patorejenler glukozu kullanarak hızla ürerler ve sonuçta gebe kadında çok sık mantar enfeksiyonu gelişir. Vajinal ekosistemi destekleyen ilaçlar bu dönemde vajiniti azaltabilir” dedi.
“Adet dönemi”nin vajinal ekosistemi bozan ikinci dönem olduğunu kaydeden İlkit,” Kan çok iyi bir kültür ortamı yaratır ve patojen mikroorganizmalar bu dönemde demirle beslenerek çoğalır. Dolayısıyla kadınlar ‘Adetten önce de, adetten sonra da akıntım oluyor’ diye şikayet ederler. Bunun nedeni adetten önce bu bölgenin kanlanmasındaki artış ve adet sonrası laktobasilkolonizasyonunda azalmadır” diye konuştu.

KURU ORTAM DAHA ÇOK AKINTIYA NEDEN OLUYOR

Op. Dr. İlkit, kişisel hijyen koşullarından kaynaklı nedenlerin arasında ise uzun süreli yaprak ped kullanımının yer aldığını belirterek şöyle dedi:
“Vajinal ekosistemi bozan en önemli nedenlerden birisi aşırı sıcak, ıslak mayo, vajina içini temizleme ve yaprak ped kullanımıdır. Yaprak pedler sıvıyı emdikleri için, uzun süreli kullanımı vajinadaki proteince zengin doğal salgıyı devamlı emerek vajinada kuru bir ortam yaratırlar ve daha çok akıntı artışına neden olurlar.”




Kaynak:hurriyet.com.tr

12 Ekim 2015 Pazartesi

Kadınlarda en çok görülen 6 hastalık!

Önemsemeyip geçiştirdiğiniz her hastalık tedavi sürecini uzatır



Kadınlar fizyolojik yapıları gereği yaşamları boyunca pek çok hastalıkla karşı karşıya kalıyor. Kadınlara özel sağlık problemleri çoğunlukla erken tedavi ile çözüme kavuşabilirken, gerekli önemin gösterilmediği durumlarda ciddi sonuçlar ile karşı karşıya kalınabiliyor. Kadınların hayatları boyunca karşısına en sık çıkabilecek hastalıklar ise şöyle:

Çocuklukta ve menopoz sonrasında görülen kanamalara dikkat

Kadınların hayatları boyunca en sık karşılarına çıkan sorunların başında adet düzensizlikleri gelir. İlk adet 12-13 yaşlarında görülür. Eğer çocukluk döneminde kanama görülürse bunun mutlaka araştırılması gerekir. Buluğ çağı ile menopoza yakın dönemlerde ise vücut bu yeni sürece adapte olmaya çalıştığı için adet düzensizlikleri sıkça görülebilir. Ancak beklenmedik zamanda ortaya çıkan, düzensiz, leke tarzında veya uzun süreli kanamalar mutlaka araştırma ve tedaviyi gerektirir. Menopoz döneminden sonra görülen kanamanın miktarına bakılmaksızın üzerinde önemle durmak gerekir.

Yanlış beslenme polikistik over sendromunu tetikliyor

Kadınlarda en sık rastlanan hormon bozukluğu polikistik over sendromudur. Nedeni tam olarak bilinmese de yanlış beslenme, aşırı kilo alma gibi problemler hastalığı tetikleyebilir. Hastalık tipik olarak genç kızlarda ve genellikle ergenlik döneminde ortaya çıkar. Polikistik over sendromu görülen kızlarda genellikle kilo fazlalığı, tüylenme, saçlarda dökülme ve sivilcelenme problemleri görülür. Tedavideki ilk aşama kilonun kontrol altına alınmasıdır. Polikistik over sendromlu kadınlarda kilo kaybı biraz daha zordur. Hormon bozukluğuna bağlı kilo alımı varsa diyetin buna göre planlanması gerekir.

İdrar kaçırma büyük sosyal problem

İdrar kaçırma sorunu çok önemli bir sosyal problem olup, günümüz modern tedavileri ile başarılı olarak ortadan kaldırılmaktadır. Temelde kadınların hastalığı olan idrar kaçırma 35 yaşın üzerindeki her 5 kadından birinde görülmektedir. Kişinin sosyal yaşantısını etkileyecek olan her idrar kaçırma bir hastalıktır ve tedavi edilmelidir. İdrar kaçırma; öksürme, hapşırma, gülme gibi karın içi basıncın arttığı durumlarda ortaya çıkabileceği gibi, daha az eforla da meydana gelebilir.

Vajinal akıntılar cinsel sağlığı olumsuz etkiliyor

Kadınların cinsel sağlığını ve yaşamını olumsuz etkileyen ve daha çok enfeksiyon kaynaklı olan “vajinal akıntılar”, normal fizyolojik akıntılar ve enfeksiyona bağlı akıntılar olarak ikiye ayrılır. Kokusuz, saydam, renksiz, adetin belirli zamanlarına göre miktarı artıp azalan akıntılar normal fizyolojik akıntılardır. Rahim ağzından gelen sümüksü ve saydam renkli bu akıntılar hormonlarla ilgili olduğundan belirli zamanlarda artış gösterir. Enfeksiyona bağlı olarak ortaya çıkan akıntıların belirtileri arasında renkli, kokulu, rahatsız edici miktarda görülmesi sayılabilir. Bunlar bakteri, mantar ya da parazit kökenli olabilir.

Menopoz hastalık değil bir geçiş dönemidir

Menopoz, bir hastalık olmayıp, kadın hayatının en önemli geçiş dönemlerinden biri olarak sayılabilir. Adet düzenleri bozulduğunda bir çok kadın menopoza girdiğini söylese de, menopoz bir kadının peşi sıra 12 ay adet görmemesidir. Menopoza giriş yaşı dünya genelinde 45-53 arasında değişirken ortalama 51 yaş olarak bildirilmektedir. Ülkemizde ise 46-48 yaşlar arasındadır. Menopoz döneminin başlamasıyla eksilen östrojen hormonuna bağlı olarak; sıcak basmaları, terleme, uykusuzluk, vajinal kuruluk, seksüel istekte azalış, idrar problemleri, yorgunluk, ruh hali değişiklikleri, dikkat ve hafıza sorunları gibi belirtiler ortaya çıkar. Ayrıca menopoza giren her kadın şikayeti olmasa dahi kemik kaybından korunmak veya cinsel hayatının devamlılığı için hekime başvurmalıdır.

Şiddetli adet ağrıları yaşam kalitesini düşürüyor 

Adet gören kadınların yarısından fazlasının kanamalarının ilk bir-iki günü ağrısı olmaktadır. Genellikle bu ağrı hafiftir, ancak bazen günlük aktivelerini kısıtlayacak kadar şiddetli olabilir. Bu şiddetli ağrı dismenore olarak adlandırılır. Dismenore bulguları arasında alt karında ağrı veya kramplar, baş ağrısı, bulantı – kusma ve baş dönmesi sayılabilir. Dismenorenin tedavisi ilaçlar ve ağrıyı azaltan teknikleri içerir ancak bazı olgularda cerrahi işleme gerek duyulabilir.



Kaynak:hthayat.com

8 Ekim 2015 Perşembe

Puberte ve Adolesan Jinekolojisi



Kadın doğum uzmanı olarak bizler zaman zaman çocuk ve ergen yaş grubundaki kızlarda ortaya çıkan jinekolojik sorunlarla karşılaşmaktayız. Pediatrik dönem (çocukluk çağı) tanım olarak süt çocukluğundan puberte (genç kızlığa geçiş) e kadar uzanan dönemi ifade eder. Ancak süt çocukluğu ve yenidoğan döneminde bu başlık altında ele alınabilir. Adolesan (ergen) dönemi ise puberteden sonraki dönemdir ve bu dönemin üst sınırı 19-20 yaşa kadar çıkarılabilir. Her dönemin kendine has sorunları ve hastalıkları vardır.

Yenidoğan döneminde anneden geçen östrojen etkisi ile vajinal salgı varlığı, memelerde tomurcuklanma ve dış genital organlarda belirginleşme olur. Bu dönemde memelerden süt salgısı görülebilir, hatta yine hormonal etkilere bağlı olarak yenidoğanda vajinal kanama bile görülebilir.

Bu fizyolojik değişiklikler yaklaşık 3 hafta kadar sürer. Daha sonra 8 yaşına kadar süren erken çocukluk döneminde genital organların boyutlarında görülür. 7-10 yaş civarında memede belirginleşme dışında hemen hiçbir değişiklik olmaz. 10-12 yaşlarında östrojen etkisiyle rahim büyümeye başlar, dış genital bölge, küçük ve büyük dudaklar yağ depolanmasına bağlı olarak kalınlaşır. Genital bölgede kıllanma başlar ve klitoris belirginleşir.

Çoğu toplumlarda tarih boyunca puberte bir kutlama zamanı olarak kabul edilmiştir. Pubertedeki değişiklikler üreme dönemine doğru bir geçiş göstergesidir. Yine de bazı bireyler için psikolojik, sosyal ve kültürel nedenler bu dönüşümü zor ve stres dolu bir hale getirir. Günümüzde artık daha erken yaşta erişilmekte olan puberte bu modern zamanda erken seksualite ile uyumu güçleştirmektedir. Adolesan gebelikler nisbeten yeni bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Değişen beslenme ve hayat koşullarına bağlı olarak modern yaşamdaki değişiklikler puberteyi anlamanın önemini ortaya çıkarmaktadır.

Pubertede artmış hormon üretimine bağlı olarak önce hızlanmış büyüme, meme gelişimi (telarş) sonra genital bölge ve koltuk altı kıllanması (pubarş) en sonda ilk adet kanaması görülür (menarş). Bu süre ortalama 4-5 yıl sürer. Genelde pubertenin ilk belirtisi büyümedeki hızlanmadır (ortalama 9 yaş). Ve bunu meme tomurcuklanması izler. Genital bölge ve koltuk altı kıllanması meme tomurcuklanmasından sora oluşur (ortalama 10 yaş). İlk adet en son izlenen olaydır (ortalama 12 yaş). İlk adeti takip eden 12-18 aylık dönemde adetler genellikle yumurtlamasız ve düzensizdir ve bu dönemde hormonal etkilere bağlı olarak anormal vajinal kanamalar ortaya çıkabilir.

Erken Puberte (Puberte Prekoks):

Kızlarda 8 yaşından önce sekonder seks karakterlerinin gelişmesidir. Genel olarak 10 yaş altında ilk adet kanamasının olması ve 9 yaşından önce kıllanmanın başlaması da erken puberte kabul edilir. Bu sorun yapısal ve sebepsiz olabileceği gibi bir takım beyin hastalıklarına, böbrek üstü bezi patolojilerine, yumurtalık sorunlarına da bağlı olabilir. Öncelikle hastanın erken puberte tanımına uyup uymadığı belirlenmelidir. Çünkü erken puberte sanılarak doktora getirilen çocukların çoğu normal fizyolojik gelişim göstermektedir.

Geç Puberte:

Sekonder seks karakterlerinin 13 yaş veya ilk adetin 17 yaşına kadar olmamasıdır. Sebep yapısal olabileceği gibi bazı kromozomal hastalıklar, doğuştan gelen anomaliler, beyinden kaynaklı bazı sendromlardır. Tanıda meme gelişimi, kıllanmanın derecesi, kemik yaşı, kafa grafisi, hormon tahlilleri gereklidir. Geç puberte tedavisinde genellikle hormon replasman tedavisi kullanılmaktadır.

Çocukluk Çağında Sık karşılaşılan Hastalıklar:

Çocuklardan şikayete dair öykü almak oldukça güçtür ve yaklaşırken çocuğun içinde bulunduğu fiziksel ve ruhsal yapı farklılığı göz önüne alınmalıdır. Kız çocuğunun muayenesi özel şartlarda, jinekolojik masada yapılmalıdır. Muayene için genellikle yumuşak bir masada kurbağa pozisyonu tercih edilebilir. Küçük kızlarda muayene anne kucağında da yapılabilir.

Vajinal ve Dış Genital Enfeksiyonlar:

Çocuklarda ve ergenlerde vajinal ve dış genital enfeksiyonlarının nedeni erişkinlerden farklılık gösterir. Şikayet olarak genellikle akıntı, kaşıntı, dış genital bölgede kızarıklık bazen de vajinal kanama görülebilir. Çocuklarda görülen enfeksiyonlar genellikle nonspesifiktir. Altta yatan temel olay östrojen etkisi altında olmayan olgunlaşmamış vajina dokusundaki direncin azalmış olması ve tahriştir. Çocuğun perine bölgesinin yeterince temiz tutulmaması ve buna bağlı gelişen irritasyon ile kaşıntı bu yangı tablosuna yol açar. Bu tablo sonucunda akıntı ortaya çıkar. Genellikle deterjan ve sentetik iç çamaşırlarının irritasyonları bu tip tabloya yol açar. Östrojen düzeyinin yetersiz olması ve perineye dışkı bulaşması sonucu perine hijyeni kolaylıkla bozulabilir. Bu tür vajinitlerde anne tarafından perinenin temiz tutulması ve birtakım kağıt ve pedlerle tahriş edilmemesi sağlanmalıdır.

Puberte ile birlikte fizyolojik (doğal) akıntı ortaya çıkar, berrak ya da hafif sarı renkli ve kokusuzdur. İç çamaşırında kuruduğunda sarı bir renk alabilir, ayrıca akıntı kuruyup sertleştiğinde sürtünmeye bağlı tahrişe yol açabilir. Bu durum genellikle titiz anneler tarafından büyütülerek doktora bir şikayet olarak iletilebilir.


Çocuklarda görülen vajinitlerin önemli bir kısmı da mikroorganizmalar tarafından oluşturulur. Çocuklar burun, boğaz salgıları bulaşmış olan elleri ile genital bölge ve vajinayı kolayca enfekte edebilirler. Bu nedenle vajinit ve dış genital bölge enfeksiyonları genellikle üst solunum yolları enfeksiyonlarına eşlik eder. Ayrıca genital bölgeye dışkı bulaşması da bu enfeksiyonları tetikler. Barsak parazitleri de (özellikle kıl kurdu) vajinite neden olur, genellikle rektumdan gece çıkarak yumurtalarını vajinaya yakın bir bölgeye bırakırlar. En önemli şikayet şiddetli kaşıntıdır. Mantar enfeksiyonları genellikle puberte sonrası görülür, çocuklarda oldukça nadirdir. Eğer çocukluk çağında görülürse bu çocuklar şeker hastalığı, bağışıklık sistemi bozuklukları yönünden araştırılmalıdır. Uzun süre geniş spektrumlu antibiyotik kullanan çocuklarda vajina florasının bozulmasına bağlı olarak mantar enfeksiyonu görülebilir.

Ülkemizde adolesan çağda cinsel ilişki pek sık olmadığından cinsel yolla bulaşan hastalıklar bu dönemde sık görülmemektedir. Ancak burada önemli nokta çocuk cinsel istismarı ve tecavüzüdür. Çocuk veya ergen dönemde bu enfeksiyonlarla karşılaşılırsa çocuk ve aile büyüğü mutlaka sorgulanmalıdır.

Tüm bu enfeksiyonlarda tanı vajinal kültür ve muayene ile konulur ve etkene göre tedavi planlanır.

Tekrarlayan ve tedavi edilemeyen vajinal kanama ve akıntılarda vajinada yabancı cisim bulunma olasılığı akla gelmelidir. Çocukluk döneminde vajinada tuvalet kağıdı, çikolata kağıdı parçaları, leblebi, bilye gibi yabancı cisimlerle karşılaşılabilmektedir. Yabancı cisim uygun aletlerle veya vajinaya yapılacak lavaj (yıkama) işlemi ile çıkartılır, içerisi antiseptik solüsyonlarla yıkanır. Perineye uygulanacak östrojenli kremler yabancı cismin yaptığı travmaya bağlı hasarın iyileşmesini hızlandırır.

Düşmeler, yabancı cisimlere bağlı travmalar ve cinsel tecavüz girişimleri en sık rastlanan genital travma nedenleridir. Genital travma ile başvuran bir çocukta kanama odağı tesbit edilmeli, kanama mümkün olan minimal cerrahi girişimle durdurulmalıdır. Yapılacak müdahale küçük olsa bile girişimin sağlıklı yapılabilmesi için genel anestezi tercih edilmelidir.

Çocukluk çağında genital tümörler nadiren görülür, en sık rastlananı yumurtalık tümörleridir. Çocuk tümörlerinin yaklaşık yarısı kötü huyludur ve kanserleşme potansiyeli taşırlar. Özel bir tümör olan sarcoma botro*yoides vajen ön duvarından kaynaklıdır, tüm vajinayı dolduran üzüm salkımı tarzındadır ve küçük kız çocuklarında vajinal kanamaya neden olur. Tedavisi cerrahidir.

Ambigus Genitalia da çocuk her iki cinse ait dış genital organları taşır sebebi kormozomal veya hormonaldır.

Labial füzyon küçük dudakların vajina bazen de üretrayı kapatmasıdır, bir tür yapışıklıktır. Tedavide östrojenli kremlerle masaj veya cerrahi tedavi gerekebilir.

Hymen imperforatus kızlık zarının tamamen kapalı olmasıdır. Genelde adet zamanı vajinada biriken kanın atılamamasına bağlı klinik bulgu verir. Tedavi cerrahidir.



Kaynak:http://www.mugeaksoy.com/

2 Ekim 2015 Cuma

Vajinal mantar yaşla ilgili midir? Nasıl tedavi edilir?


Kadınlarda genital bölgenin mantar enfeksiyonunu ilk kez 1849 yılında Wilkinson adlı araştırmacı tanımladı. Wilkinson, mantar enfeksiyonunu gebelerde görmüş ve gebelerde tanımlamıştı. Mantar enfeksiyonlarının ortaya çıkışı genellikle bir nedene dayanır. Bu nedenler arasında en sık görülenleri antibiyotik kullanımı ve gebeliklerdir. Tekrarlayan vajinal mantar enfeksiyonları da birçok soruna neden olabilir.
İlk adetinden 25 yaşına kadar kadınların yarısı mantar enfeksiyonu ile karşılaşır. Erişkin yaşına geldiğinde ise 4 kadından üçü hayatında bir kez vajinal mantar enfeksiyonu geçirmiştir.
Vajinal mantar enfeksiyonlarının sıklığını bilmek mümkün değildir. Vajinal mantar enfeksiyonu olanların bazıları kendi yöntemleri ile tedavi yapmaya çalışmaktadır. Ancak vajinal enfeksiyon şikayeti ile başvuran kadınlarda en sık görülen iki enfeksiyondan biri mantar enfeksiyonudur.
Mantar enfeksiyonu ile başvuran hastaların çoğu kandida albikans denilen mantar türü ile enfekte olmuştur. Kandida glabrata gibi diğer kandida türleri tüm enfeksiyonların çok azını meydana getirir.
Aslında hiçbir şikayeti olmayan tamamen sağlıklı kadınlarda da vajinada kandida mikrobu bulunabilir. Mantar enfeksiyonu belirtileri gösteren bir kadında da vajina sürüntüsü mikroskopisi kandida gösterir. Bu yüzden vajina akıntısının kültürü veya mikroskop ile bakısı sonunda mantar tanısı koymak zordur. Mikroskop ile bakıda vajinada üremekte olan mantar hücrelerinin görülmesi tanı koydurucu bir belirtidir.
Mantar enfeksiyonu cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyon değildir. Ancak cinsel temasın başlaması ile sıklığı artar ve cinsel temas sıklığı ile mantar enfeksiyonunun sıklığı arasında paralellik vardır.
Mantar enfeksiyonlarının en önde gelen belirtisi kaşıntıdır. Kaşıntıdan oluşan tahriş nedeniyle idrar yaparken yanma da görülebilir. İdrar yanması, idrar yolu enfeksiyonunda olduğundan farklıdır. İdrar yolu enfeksiyonunda ağrı karının alt kısımlarında ve derinde hissedilirken mantar enfeksiyonunun ağrısı idrarın çıktıktan sonra değdiği cilt kısmındadır. Bir diğer önemli belirti ise akıntıdır. Akıntı miktarı çok olmasa da kıvamı ile rahatsız edicidir. Akıntı, küçük çökelek parçacıklarına benzer. Ancak enfeksiyon uzun sürerse bu çökelek görüntüsü ortadan kalkacaktır. Akıntı genellikle kokusuz olsa da çok dikkatli hastalar akıntının peynir veya süt kesiğine benzediğini veya mandıraya benzer bir koku olduğunu belirtirler. Vajina cildinin enfekte olmuş olmasından ötürü cinsel temas ağrılıdır. Vajinanın içi şişmiş gibi hissedilir.
Gebelik sırasında geçirilen mantar enfeksiyonları bebeğin zarlarının mikrop kapması ile erken doğum riskini artırır.
Mantar enfeksiyonlarının sıklığını artıran bazı durumların bilinmesi, bu enfeksiyondan korunmamıza yardımcı olabilir.

1- Antibiyotik kullanımı
2- Gebelik
3- Şeker hastalığı
4- Adet öncesi dönem
5- Doğum kontrol haplarının kullanımı
6- Spiral kullanımı
7- Bağışıklık sisteminin baskılanması
8- Hormon tedavileri ve özellikle kortizon
9- Fazla miktarda şeker tüketmek
10- Sentetik giysiler ve bunların genital bölgede yarattığı nemlilik ve sıcaklık artışı
11- Alerjiye neden olan maddeler. Bunlar arasında renkli tuvalet kağıtları, tamponlar ve giysilerdeki deterjan artıkları bulunur.
12- Bazı başka hastalıklar. Bunlar arasında tiroid hastalıkları, demir eksikliğine bağlı kansızlık da vardır.
13- Radyasyona maruz kalma. Bu pek tabii ki herhangi başka bir hastalık nedeniyle radyoterapi gören hastaların sorunu haline gelir.
14- Rahim ağzı kanalının kronikleşmiş enfeksiyonları (Servisit).
15- Obesite (Şişmanlık)
16- Sık ve değişik kişilerle cinsel ilişkide bulunma

Mantar enfeksiyonlarından korunmak için nelere dikkat edelim?

1- Vajina içi asla yıkanmamalıdır. Vajina içinde asidliği ifade eden pH değeri 3,8-4,2 arasındadır. Bu pH derecesinin sağlanması için vajina içinde bulunan Laktobasillus asidofilus denilen dost mikroplar laktik asid üretir. Laktik asid ve vajinanın bu asid pH’ı zararlı mikropların ve özellikle mantarların üremesini önler. Vajina içini yıkamak için kullandığımız su pH’ı 7’dir. Yani vajina içinin asildik derecesini bozar. Kaldı ki vajina içini pH’ı uygun bir sıvıyla bile yıkasak oradan Laktobasilleri uzaklaştırdığımız için kısa sürede pH da bozulacaktır.

2- Vajina dış kısmını yıkamak için yalnızca su kullanalım. Genital bölgeyi yıkamak için kullanabileceğimiz sıradan sabun ve şampuanlar genellikle asid ortamı bozan bazik maddelerdir. Bunun için genel banyo sırasında genital bölgeyi yıkamak için özel genital bölge şampuanları kullanalım, onun dışında su ile yıkama yapalım

3- Genital bölgeyi yıkarken aşırıya kaçmayalım, önden arkaya doğru yıkama yapalım. Makattaki mikropları öne sürüklemeyelim. Kuru kalmak önemli. Yıkamadan sonra genital bölgeyi kurulayalım. Kurulama için beyaz renk tuvalet kağıdı kullanalım. Tuvalet kağıdını dokuya bastırmadan ve yalnızca dokunarak kullanalım ki doku arasında tuvalet kağıdı parçaları kalmasın.

4- Adet olmadığımız zamanlarda günlük ped bile olsa bir engel kullanmayalım. Genital bölgenin havalanmasını her durumda bozarlar. Yalnız adetli iken ped kullanalım.

5- İç çamaşırları pamuklu veya penye olsun. Bu hem genital bölgenin hava almasını sağlar, hem de sıcak yıkanmaları mümkündür. İç çamaşırı günlük olarak değiştirilmeli, otomatik makinenin sıcak ayarında yıkanmalı ve makineden çıkınca bir kez daha durulanmalı, kuruyunca buharlı ütü ile ütülenmeli.

6- Giysi olarak mümkün olduğunca bol paçalı kumaş pantolon, şort veya etek tercih edilmeli, kot, deri ve sıkı pantolondan kaçınmalıdır. Bir giysi ile yürürken genital bölgede nemlilik oluşuyorsa bu giysi uygun değildir.



Kaynak:http://www.msxlabs.org/

10 Eylül 2015 Perşembe

45 yaşından sonra kadın

Mantar mı, yoksa menopoz arası mı?

40 yaşını aşmış kadınlar çoğu zaman bir vajinal mantar enfeksiyonunu hemen fark etmiyor ve vajinadaki kaşınma ve yanmayı menopozun öncüsü sanıyor. Ama gerçekte daha yaşlı kadınlar, mantar enfeksiyonlarına karşı daha savunmasız. Bunun nedeni vücutta vuku bulan hormonal değişimler. Buna bağlı olarak vajinal ortamın da değişmesiyle maya mantarlarına meydan boş kalıyor.


"Kadınlar mantar enfeksiyonunu sık sık menopoz yıllarının bir cilvesi zannediyor" diyor Jinekolog Anja Oppelt. Özellikle de 40’lı yaşların ikinci yarısında belirtilerin nedenini anlamak zor oluyor, "Vajinal flora kurumaya başladığı için kaşınma veya ciltte yabancı madde varmış gibi bir duygu ortaya çıkabiliyor" diye ekliyor Dr. Oppelt. Çünkü daha menopoz başlamadan önce dişi hormonlar anormalleşmeye, hormon salgılama işlevi düzensiz çalışmaya başlıyor. Yumurtalıklar yavaş yavaş çalışmalarını sonlandırıyorlar. Yumurtalık foliküllerinin sayısı aşırı şekilde azalıyor. Foliküller tam olgunlaşmamaya başlıyorlar ve giderek daha az yumurta dışkılıyorlar (ovülasyon). Bunun sonucunda vücudun kendi kendine östrojen üretimi gittikçe azalıyor.
Menopoz döneminde kandidiyaz riski artıyor

Menopoz yıllarında baş gösteren hormonal değişimler, kadınların vajinal enfeksiyonlara karşı savunma güçlerinin azalmasına yol açıyor. Bunun temel nedeni; östrojen eksikliğine bağlı olarak vajinada süt asiti bakterileri azaldığı için, pH değerinin yükselmesi. Böylece vajinanın doğal koruyucu duvarı bozuluyor – mantar ve bakteriler kolayca vajina içine bulaşıp çoğalma imkânı buluyor. Yine östrojen eksikliğine bağlı olarak, genital bölge mukozasının kanla beslenişi yavaşladığı için hastalık yapıcı mikroplarının işi kolaylaşıyor.
Doktora görünmek konuyu açıklığa kavuşturur

"Kandidiyazın en bariz belirtisi beyazımsı, yoğurt kıvamındaki akıntı" diyor LIFE-LINE okurlarına Uzman Doktor Oppelt. Buna karşın böyle bir vajinal mikozis bu belirti olmasa bile söz konusu olabilir. Bu nedenle Dr. Oppelt şu tavsiyede bulunuyor: "Tereddüt halinde yanma ve kaşınmaların sebebinin bir jinekolog tarafından tespit edilmesi yararlı olacaktır. Kandidiyaz olduğuna tam kanaat getirildikten sonra hasta kendi kendine herhangi bir eczaneden reçetesiz satılan mantar ilaçları temin edebilir. Ama evde tedaviden üç gün sonra herhangi bir düzelme görülmediği takdirde bir jinekologa başvurmak şartıyla."
Mantar enfeksiyonunun tekrarlaması durumunda östrojen kremlerinin kullanımı

Menopoz yıllarında sık sık mantar enfeksiyonuna yakalanmayı önlemek için genital bölgeye östrojen kremi sürülebilir. Menopoz dönemiyle ilgili şikâyetlerde hormonla tedavi konusunda ikazlarda bulunan çevrelere rağmen bu tedavi şekli Alman Jinekoloji ve Doğum Yardımı Derneği tarafından da tavsiye edilmektedir. Vücudu az etkilediği için riskleri az bir yöntem. "Ancak göğüs kanseri veya yumurtalık kanseri gibi ağır hastalıklarda bu tedavi şekli söz konusu olamaz" diyor Uzman Doktor Oppelt.



http://www.vajinal-mantar.de/ dan alınmıştır.

4 Eylül 2015 Cuma

Islak mayo ile oturmayın!



Uzmanlar ıslak mayo ile oturmanın kadınlarda vajinal enfeksiyon ve mantar riskini arttırdığını açıkladı.

Türkiye'nin en sıcak illerinin başında gelen Aydın'da havuz ve deniz sezonunun başlaması ile birlikte tatile giden kadınların en büyük sıkıntılarından biri mantar ve enfeksiyon.
Tatilini deniz ve havuzda geçirenlerin mantar ve enfeksiyon hastalıklarına karşı duyarlı olmalarını ve bayanların kesinlikle ıslak mayo ile zaman geçirmemeliler.

Özellikle bayanlar bu konuda daha dikkatli olmalılar. Vajinal mantar yaz aylarında büyük oranda artıyor bayanlar denize veya havuza girdikten sonra hemen ıslak mayolarını değiştirmeliler ve ardından genital temizliklerini mutlaka yapmalılar.


Kadın hastalıklarıyla  ilgili olarak öncelikle vajina yapısını bilmek gerekiyor. Vajina yapısı PH 3.5 ile 4 arasında bir asit ortamdır ve bu ortam bozulduğu zaman vajina enfeksiyona yatkın hale gelir. 

Bu durumda, vajinadaki birçok faydalı mikroorganizma hemen zararlı hale geçiyor bu fizyolojik denge özellikle bazı dönemlerde bozuluyor.

Öncelikle suyun temizliği çok önemli. Tüm bunlara rağmen mantar enfeksiyonu havuz ya da denize girilmiş ve ıslak mayo ile uzun süre kalınmışsa vajinal floranın bozulmasına yol açmakta ve vajinal floranın bozulması da mantar enfeksiyonlarına davetiye çıkarmaktadır.Mantar rutubetli, nemli ortamı çok sever.O yüzden ıslak mayo hemen değiştirilmelidir.

Denizden dönüldüğünde ise hemen vajinal temizlik yapılmalı.Bu temizlikte vajinanın ph'ına uygun sıvılarla olmalı.Bu hanımlar için çok önemli bir sağlık kuralı olarak kabul edilmelidir.





http://www.milliyet.com.tr/den alınmıştır

3 Eylül 2015 Perşembe

                      

 Kadınsı sinyallere kulak verin


Kadınlara özgü hastalık sinyalleri çoğunlukla geçiştirilir. Peki, siz bazıları hastalık belirtisi olan bu sinyallere yeterince kulak veriyor musunuz?
 Eğer 'bu sinyaller hangileri?' diyorsanız işte yanıtları.

1. Kaşıntınız alerjik olabilir 

Regl döneminizde vajina bölgenizde kaşıntı oluyor ve regl dönemi biter bitmez kaşıntı geçiyorsa, alerjik bir bünyeye sahip olabilirsiniz. Nottingham Şehir Hastanesi'nden Dr. David Nunns, "Bu sorun genelde parfümlü petlerin kullanılmasından kaynaklanıyor; bu petler cilt yüzeyi hassas olan vajinayı rahatsız ediyor" diyor. Aynı zamanda parfümlü duş sabunları ya da vajina için üretilmiş parfümlü duş şampuanlarıyla o bölgeyi yıkamak da aynı sorunlara neden olabiliyor. Bu nedenle eğer böyle bir problem yaşıyorsanız bu tür ürünleri kullanmayı bırakın.

2. Akıntı, mantardan olmayabilir

Kadınların yarısından çoğu genital bir akıntıda, mantardan şüphelenir. Oysa başka nedenlerden dolayı da vajinada sorun yaşanabilir. Örneğin kadınların çoğu, çocuk yaşlardan itibaren Bakteriyel Vaginosis (BV) ile karşı karşıya kalabilir. Chelsfield Park Hastanesi'nden Jinekolog Prof. John Erian, "Mantarla arasındaki fark akıntının şeklidir" diyor. Mantarın sebep olduğu akıntı, daha ince ve pıhtılaşmış şekildedir. BV'de ise akıntı daha sıvıdır. BV, çoğunlukla balık gibi kokar ve çok kaşıntı yapmaz. Eğer BV tanısı konduysa antibiyotik kullanmalısınız. Özellikle bebek bekliyorsanız, çünkü BV erken doğuma neden olabilir.

3. Zor regl dönemi

Chicago'daki Memorial Hastanesi doktorlarından Dr. Xiaobin Wang, stres yaşayan kadınların, diğerlerine oranla regl dönemini daha zor geçirdiğini belirtiyor. Çünkü stres prostaglandins (düz kasları uyarıcıdır. Vücudun çeşitli organ, doku ve salgılarında-prostat, akciğerler, beyin, meni, adet kanı) seviyesini artırır; bu da kramplara neden olur. Bu durumda yapmanız gereken adet döneminin ilk yarısında kendinizi stresten uzak tutmak olmalıdır.

4. Tavuk eti sistit nedeni

"Yediklerimin genital problemlerle ne ilgisi var?" diye düşüneceksiniz. Ama Kanada'da Montreal Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma haftada 4 ya da 6 defa tavuk yiyen kadınların sistit yani idrar yolu enfeksiyonlarına yakalanma riskinin daha fazla olduğunu ortaya koymuş. Araştırmacılar, bunun nedeninin tavukta bulunan E coli bakterisi olduğunu söylüyor. Amerika'nın Teksas Eyaleti'ndeki Southwestern Medical Center tarafından yapılan bir diğer araştırmaya göre asitli, kafeinli ve tatlandırıcı içecekler de idrar yollarını etkiliyor. Ayrıca New York Long Island Jewish Medical Center'da yapılan bir araştırma da, günde iki dilimden fazla beyaz ekmek yiyen kadınların mantara yakalanma riskinin daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Bunun nedeni ise ekmekte bulunan karbonhidratların kan şekeri seviyesini yükseltmesi ve mantarın üremesini hızlandırması.

5. Tampon tembelleştirir

Regl döneminde 4 ya da 12 çay kaşığı kadar kan gelir; fakat tampon kullandığınızda kan emilimi artar. The V Book: A Doctor's Guide to Complete Vulvovaginal Health kitabının yazarı Elizabeth Gunther Stewart'a göre, çok fazla emici özelliği olan tampon vajina duvarının kurumasına neden oluyor; bu da vajinanın tembelleşmesine ve vajina ülserine yol açıyor. Peki, bir tamponun sizin için doğru ya da yanlış olduğunu nasıl anlarsınız? Dr. Stewart'a göre de "Eğer bir tamponu çıkarmak zor oluyorsa o tampon size göre değildir. Değiştirilmesi gerekir.'"

6. Fazla kanama

Bazı kadınlar regl dönemini çok ağır geçirdiklerinden ve fazla kanamaları olmasından şikayet ederler. Eğer siz de bu tür bir durumla karşı karşıya iseniz traneksamik asit kullanabilirsiniz. Kadın Sağlığı Jinekoloğu Peter Bowen, "Kanamanız olduğunda çeşitli ilaçlardan kullanmak yerine traneksamik asit kullanın. Kanamayı yüzde 50 oranında durduracaktır" diyor.

7. Ağrılı cinsel ilişki

Kadınların yaklaşık yüzde 18'inde rahmin arkaya dönük olması, yani retroversiyon sorunu yaşanır. Bu sorun cinsel birleşme sırasında ağrıya yol açabileceği gibi vajinada sarkmalara da neden olabilir. Bu sorun için cinsel ilişki sırasında yana doğru yatmak uygun olacaktır.

8. Kontrol edin

Her yıl dünyada binlerce kadın vulva (kadın üreme organının dış kısmı) kanserine yakalanıyor. Bunun önüne geçmek için göğüslerinizi kontrol ettiğiniz gibi vajinanızı da düzenli olarak kontrol etmelisiniz. Dr. Nunns'a göre, eğer vajina bölgenizin normal yapısını bilirseniz, vajinada olabilecek renk değişiklikleri, siğiller ya da yaraları da rahatlıkla görebilirsiniz. Ayda bir kez aynada kendinizi kontrol edin.

9. Sık idrar

Londra'daki King's College Hastanesi'nden Prof. Linda Cardoza, günde sekiz defa idrara çıkmanın normal olduğunu söylüyor. Fakat daha fazla çıkıyorsanız, çok fazla sıvı tüketiyor olabilirsiniz. Eğer fazla sıvı almıyor ve tuvalete gittiğinizde sadece birkaç damla idrar geliyorsa bu durumda bir anormallik olabilir ve bir ürologla görüşmeniz gerekebilir.

10. Duruş

Tayvan'daki Chung-Ho Memorial Hastanesi doktorlarının yaptığı bir araştırmaya göre, topuklarınızı ayak parmaklarınızın üzerinde kaldırmak pelvis kaslarını çalıştırıyor.

11. Anatomik sistit

"Bazı kadınların idrar yolları anatomisi değişiktir" diyen Profesör Erian, bunun sistite sebep olduğunu söylüyor. Bu değişiklik nasıl olabilir? İdrar yollarınız vajinaya daha yakın olabilir ve normal vajinadan daha açık olabilir. Bu da bakterilerin içeriye daha kolay girmesine neden olur. Erian bu soruna sahip kadınların hijyenik temizliğini önden arkaya doğru yapmalarını ve regl sırasında sık sık temizlenmeleri gerektiğini belirtiyor.

12. Sıcak tutun

Norveç'teki Bergen Üniversitesi'nden Dr. Anders Baerhein özellikle kış aylarında sistit olan kadınların kendilerini sıcak tutmaları gerektiğini söylüyor. Soğuk, mesanedeki hassasiyeti artırırken idrar yapmayı zorlaştırıyor. Bu da idrar yolu enfeksiyonlarına yol açıyor. Bu sorun için idrarınızı yaparken klozete oturduktan sonra ayaklarınızı yere basın ve bir gazete okuyormuş gibi dizlerinize doğru eğilin.

13. Bisiklet selesini ayarlayın

San Diego'daki Alvarado Hastanesi doktorlarından Dr. Irwin Goldstein yaptıkları araştırma sonuçlarına göre, kadın bisiklet binicilerinin bisiklet seleleri ince olduğunda idrar yolu enfeksiyonlarına yakalanma risklerinin daha yüksek olduğunu ve cinsel bakımdan daha isteksiz olduklarını söylüyor. Goldstein "Küçük seleler perine bölgesindeki sinirlere baskı yapıyor ve bu da genital bölgedeki sinirlerin hassasiyetini etkiliyor" diyor. Eğer siz de çok fazla bisiklete biniyorsanız, büyük seleli bisikletleri tercih edin ve çok fazla öne doğru oturmayın.

14. Bel soğukluğu kontrolü

Bowen, "Kadınlardan genital sağlıklarıyla ilgili olarak istediğim tek şey var; mutlaka bel soğukluğu olup olmadıklarını kontrol ettirsinler" diyor. Neden mi? Çünkü bel soğukluğuna karşı önlem alınmaması doğurganlığı etkiliyor. Ayrıca yapılan yeni bir araştırmaya göre bel soğukluğu, kadınlarda rahim ağzı kanseri riskini artırıyor ve bu kansere neden olan HPV virüsüne uygun ortam hazırlıyor.

15. Yanma duygusu

Vajina bölgenizde bir yanma mı var? Kadınların yaklaşık yüzde 15'inde görülen vulvodynia yani kadın dış genital organında kronik rahatsızlık ya da ağrı doktorlar için de oldukça gizemli bir hastalık ve kontrol edilmeden teşhis koymak da oldukça zor. Dr. Nunns bu hastalık için; "Kadınlar yıllarca Vulvodynia ile yaşarlar; fakat bunun sadece kafalarında olduğunu düşündükleri için doktora gitmeyi düşünmezler" diyor. Fakat bu kronik bir rahatsızlıktır ve ilaçla tedavisi vardır.

16. Kendinizi sevin

Berman Merkezi'ndeki seksüel araştırma grubunda görevli olan Dr. Laura Berman, yaptığı araştırmalarda, genital bölgelerinin görünüşünden, kokusundan memnun olan kadınların, cinsel hayatlarında çok daha fazla doyuma ulaştıklarını söylüyor.

17. Kistik yumurtalığa egzersiz

Polikistik over sendromu sandığınız kadar kötü bir hastalık değildir. İsviçre'deki Karolinska Enstitüsü'nde araştırmacı olan Magnus Hagmar'ın yaptığı araştırmaya göre, olimpiyatlara katılan kadın atletlerin yüzde 37'si bu hastalığı yenmiştir. Bu teoriye göre, testesteron hormonunun artmasıyla birlikte atletlerin durumu da düzelmiştir.

18. Regl yararlı

Regl olmak birçok kadın için işkence gibi görünse de aslında oldukça yararlı bir dönemdir. Regl ile birlikte vücuttaki kirli kan dışarı atılırken, hormonlarınızın düzgün çalıştığını bilmelisiniz. Adet kanamasının amacı, her adet döngüsünde oluşabilecek muhtemel bir gebeliğin yerleşebilmesi ve uygun şartlarda gelişebilmesi için rahim iç tabakasının tazelenmesi olarak değerlendirilebilir.

19. Vücudunuzu dinleyin

Birçok kadın 30 yaşından sonra regl dönemlerinin daha ağır geçtiğinden yakınır. Bir de buna doğum ya da doğum kontrol hapları eklenirse yakınmalar daha da artar. Bowen'e göre, 30 yaş, tümörler ya da diğer sorunların çok fazla görüldüğü bir dönemdir. Eğer bu yaşlarda bu tür değişikliklerle karşılaşırsanız mutlaka bir doktora görünmelisiniz.

20. Mesaneye botoks

Botoks sadece kırışıklıklar için değil, aynı zamanda ağrılar için de kullanılabilir. Yapılan araştırmalar, botoksun pelvis, regl ve idrarını tutamama sorunlarına da iyi geldiğini ortaya koymuştur. Profesör Cardozo, "İngiltere'de botoks mesane ile ilgili sorunlar için kullanılıyor" diyor.

Nedenini araştırın

Kadınlar bazen utandıkları için jinekoloğa gitmek istemezler; fakat bazen öyle belirtiler vardır ki, mutlaka ciddiye alınması gerekir.

1. ARA KANAMALAR: Polikistik over sendromu, kist, vajina ülseri, rahim ağzı kanseri ya da kullandığınız doğum kontrol hapının yan etkisi olabilir.
2. REGL DÖNEMİNDE AŞIRI AĞRI: Bel soğukluğu ya da diğer enfeksiyonlar rahim ya da vajina kanseri, ya da kistin sebep olduğu ağrılardır.
3. ÇOK AĞIR REGL DÖNEMİ: Kistler, tiroid problemi, polipler ya da bel soğukluğu enfeksiyonundan kaynaklanabilir.
4. ALIŞILMIŞIN DIŞINDA REGL AĞRISI: Pelvik enfeksiyon, tümör, yumurtalık kistlerini haber veriyor olabilir.
5. GENİTAL BÖLGEDE YARA, SİVİLCELER: Uçuk, genital siğiller, vulva kanseri ya da kistlerden kaynaklanıyor olabilir.
6. DÜZENSİZ REGL: Nedeni, hamilelik, dış gebelik, menopoz, tiroit problemleri ya da polikistik over sendromu olabilir.
7. FARKLI KOKU: Bakteriyel vaginosis, mantar, cinsel yolla bulaşan iltihaplar yol açıyor alabilir.
8. AKINTI: Bakteriyel vaginosis, mantar ya da cinsel yolla bulaşan enfeksiyon sonucu olabilir.
9. VAJİNA AĞRISI: Mantar, vulvodynia, sistit ya da bel soğukluğundan kaynaklanabilir.





http://www.hurriyet.com.tr/dan alıntı yapılmıştır.

28 Ağustos 2015 Cuma

Vajinal mantarın erkeklerde karşılığı ise kasık mantarıdır(tinea inguinalis) ve belirtileri, tedavisi, önlemleri aynıdır.Kasık mantarı olanların yarısında
genelde ayak mantarı da vardır. Şeker ve kanser hastaları gibi bağışıklık sisteminin zayıflaması durumlarında da sıkça görülür. Eşlere bulaşma ihtimali yüksektir. Kasıkta kaşınma, sıklıkla egzama veya başka sebeplerle olur. 
Bayanların en sık karşılaştığı vajinal mantar enfeksiyonu, trikomonaz ve bakteriyel vajinosistir. 
Bu rahatsızlık her dört kadından üçünden az bir kere görülmektedir.
Kadınlarda genellikle cinsel organda tahriş ve akıntı vardır. Kaşıntı ve yanma da önemli şikayetlerdir.Kaşıma sebebiyle kadın cinsel organ ağızları şişebilir ve çatlaklar oluşabilir. Cinsel ilişki sırasında ağrı hissedilebilir.Akıntı beyaz, peynirimsidir.
Erkekler genellikle şikayetsiz taşıyıcıdır. Nadiren idrar yapılan yerde hafif bir kaşıntı olabilir. Özellikle cinsel ilişkiden sonra erkek, yanma ve tahriş hissedebilirler. Ciddi olgularda penis başında aşınmalar, çatlaklar da olabilir. Vajinal mantar enfeksiyonu genellikle başka bir yerden bulaşmaz. Vajinal enfeksiyonlar, vajinal ortamı da değiştirdiğinden dolayı spermin canlı kalma süresini kısaltmakta ve kısırlık gibi büyük sorunlara yol açabilmektedir.



Vajinal enfeksiyonlar, vajinal ortamı da değiştirdiğinden dolayı spermin canlı kalma süresini kısaltmakta ve kısırlık gibi büyük sorunlara yol açabilmektedir.

Hastalığın ilerlemesi ve kronikleşmesi durumunda tüplerde tıkanıklık ve infertiliteye neden olabilmektedir. Çocuğu olmayan çiftlerin mutlaka Klamidya Enfeksiyonu yönünden uzman hekimler tarafından bakılması önerilmektedir.

Bayanlarda vajinal mantar tedavisinin geç kalınması ve ilerlemesi durumunda ise HSG yani rahim ve tüp filmi veya laparoskopi ile tüplerde tıkanıklık tespit edilebilmekte, bu durumda ise tüp bebek tedavisi önerilmektedir.


Normal koşullarda vajinanın savunma mekanizması kuvvetli bir yapıya sahiptir. Uretradan mesaneye geçişi zorlaştıran kapak sayesinde bakterilerin genital bölgede ve idrar yollarında enfeksiyon yapması vücut yapısı tarafından önlenmektedir.

Bayanlardaki adet dönemleri proteinler nedeniyle bakterilerin çoğalması için çok uygun bir ortam oluşturmaktadır. Bu nedenle kadınlarda enfeksiyonlar en
sık adet döneminde ortaya çıkmaktadır. Pamuklu ve iyi kaynatılıp, ütülenmiş iç çamaşırı kullanmak doğrudur.


EŞİNİZ DE TEDAVİ OLSUN! 

Hafif enfeksiyonlarda vajinaya fitil uygulaması, vulvaya krem uygulanır, daha ağır enfeksiyonlarda veya fitil kullanamayanlarda ise tek dozlu ilaçlarla tedavi yapılır. Tekrarlayıcı enfeksiyon durumlarında öncelikle mantar enfeksiyonunu kolaylaştıran sebepler araştırılmalı, tek doz tedavi yerine uzun süreli tedaviler tercih edilmelidir. Mantar enfeksiyonu geçiren kadınların eşlerinin de tedavi edilmesi gerekebilir. Tedaviye cevap en erken 2. günde alınabildiğinden şiddetli kaşıntı sebebiyle günlük hayatı menfi etkilenmiş kadınlarda bölgesel kaşınmayı ortadan kaldırmak için ek ilaçlar gerekebilir.

20 Ağustos 2015 Perşembe

Mantarın Tedavisi


     Vajinal mantar enfeksiyonlarının tedavisi hem çok kolay hem de zordur. Tedavi ile akut şikayetler büyük ölçüde giderilir. Ancak hastaların %5-25'inde hastalık daha sonra tekrarlar. 1 yıl içinde en az 4 defa kandidazis atağı geçirilir ise bu durumda tekrarlayan enfeksiyonlardan söz edilmektedir. 
Bu yeniden atakların nedeni mantar mayalarının vajinadaki sağlam dokuların içine girerek derinlere kadar ilerlemesi ve burada sessiz kalmaları ve ilaçlardan da etkilenmemesi olarak açıklanmaktadır. 

Vajina hücreleri sürekli bir yenilenme içinde bulunduğundan üstteki hücreler dökülüp alttaki hücreler yüzeye çıktıkça bu mayalarda yüzeye yaklaşmakta ve uygun ortam bulduğunda yeniden enfeksiyona neden olmaktadır. Bu duruma invazif kandidiyazis adı verilir. İnvazif kandidiazisin önlenmesinde predispozan faktörlerin ortadan kaldırılması şarttır. Tedavide hem sistemik hem de lokal ilaçların kullanılması gereklidir. Lokal ilaçlar hem vajinal ovül (fitil) hem de krem şeklinde olabilir. Tekrarlayan enfeksiyonlarda ise bazı yazarlar eş tedavisi gerektiğini düşünmektedirler. 
Ağızdan alınan sistemik tedavide tek günlükten 1 haftalığa kadar tedavi protokolleri ve ilaçlar mevcuttur. 
Aynı durum vajinal ovüller için de geçerlidir. Tedavi esnasında naylon giysiler giyilmemesi, çamaşırların pamuklu olması, kaynatarak yıkanması ve buharlı ütü ile ütülenmesi, dar giysilerden kaçınılması, vajinanın su ile yıkanmaması bunun yerine nötr pH derecelerine sahip ve bu amaçla üretilmiş sıvı sabunların kullanılması tedaviyi kolaylaştırır.

19 Ağustos 2015 Çarşamba

3 türlü tedavi yöntemi vardır;

☼ tablet şeklinde ağızdan yutulan
☼ vajinal bölgeye uygulananlar
☼ dış genital bölgeye sürülenler


%90 başarı oranı olmasına rağmen %10'luk kısımda vücudun bağışıklık kazanması durumunda başarılı olunamıyor veya hastalık nüks ediyor. 
Bu durumda uzun süreli tedavi gerekiyor. Tek kullanımlık tabletlerle geneli tedavi ediliyor.
Vücudun bağışıklık kazandığı %10'luk kesimde tedavi süresi 10 hatta 20 güne kadar uzayabiliyor.Bu durumda karaciğer fonksiyonunun da test edilmesi gerekiyor.%50'lik kısımda belirti vermiyor.
Genel belirtileri ise; Peynir kesiği tarzı akıntı, dış bölgede kaşıntı,kızarıklık,ödem olarak kendini gösteriyor.
Mantar cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır. Ancak enfeksiyonu kolaylaştıran bir etken olmadığı taktirde bulaşma olasılığı azdır.
Kolaylaştıran etkenler ise; Hamilelik,antibiyotik kullanımı,yaz dönemi olmasından ve benzeri problem kaynaklıdır.
Eğer kadında laktobasil ortam bozulmuşsa yani vücuttaki koruyucu etkenler, doğal bakterik ortamlar sayesinde normal şartlarda kolaylıkla uzaklaştırılan mikroorganizma olan mantar enfeksiyonu oluşabilir.

daha fazlası için;http://www.uzmantv.com/yardim

18 Ağustos 2015 Salı

İsterseniz İbrahim Saraçoğlu nun  vajinal mantar  tavsiyelerine de bir bakalım


Mantar hastalığı oluşumuna neden olan bakteriler aktif hastalığa sahip olan mantar türlerinden oluşmaktadır. 

Genel olarak insanların toplu yaşadıkları alanlardan bulaşma riski yüksektir. 
Özellikle vajinal mantar enfeksiyonu hamam, havuzlar, umumi tuvaletle gibi alanlardan geçebilmektedir.

Vajinal mantar tedavisi sırasında bayanların kullandığı iç çamaşırlarının ortak kullanılmamasına, pamuklu olmasına, kaynatılmasına ve ütülenmesine dikkat edilmesi önerilmektedir.
Kısaca sağlıksız yaşama koşulları, temiz olmayan yüzeyler ve çamaşırların kullanılması, mantar oluşumunu tetikleyen sebepler arasında gösterilmektedir.


Canlı makro organizmalarda olduğu gibi insan metabolizması da kendisine faydalı mikro organizmaları vücudunda bulundurmakta, bu bakteriler vücutta yer alan savunma mekanizması tarafından kontrollü olarak belirli sayıda tutulmaktadır.
İnsanların hasta oldukları dönemlerde ilaç ve Antibiyotik kullanımı, hamilelik dönemi, adet kanamaları, yoğun çalışma temposu, günlük hayatın yaratmış olduğu sinir ve stres, yaşam koşulları ve bunlara bağlı birçok neden vücut savunmasını zayıf bırakmakta, bağışıklık sistemini ele geçirmektedir.
Dengeli sayıda tutulmaya çalışılan bakteri sayısı, dış etkenlerden dolayı bağışıklık sisteminin yok olmasıyla birlikte kontrolsüz bir şekilde çoğalmaya başlamaktadır. 
Bu şekilde vücutta mantar hastalığı olarak kendisini göstermektedir.
Genetik ve kronik vajinal mantar tedavisi ile ilgili nemli ve sıcak ortamlardan uzak kalınması en başta dikkat edilmesi gereken bir durumdur. 
Bakterilerin en çok sevdiği ortamlar arasında gelmektedir. Tabii ki sadece sıcak ortamın olması bakteri oluşması için yeterli bir unsur değildir.
 Nem, sıcaklığın bir göstergesidir.
Sıcaklık olmadan nem oluşmaz, nemin oluşması için ise su ve su buharına ihtiyaç duyulmaktadır. 
Bu 2 temel neden bakterilerin oluşmasına zemin hazırlayan ana maddelerdir. 
Mantar hastalığı, tedavi ve süreci, mantarın hangi bölgede olduğu ile ilgili alakalı bir durumdur. 
El ve ayaklarda meydana gelen mantar rahatsızlığı ile vajinal veya penis bölgesinde meydana gelen mantar rahatsızlığı elbette aynı şekilde tedavi edilmemektedir.
El ve ayaklarda oluşan mantar türünü krem tedavisi ile geçirmek, en azından aza indirmek mümkünken, penis, vajina bölgesi üzerinde ya da bacak aralarında meydana gelen mantar rahatsızlığında bilinçsiz bir şekilde krem, ilaç veya Antibiyotik kullanmak hastalığı daha da artırabilmekte hatta kronikleşmesine sebep olabilmektedir.
Mantar hastalığı cinsel organda meydana geldiği zaman uzman bir hekim görüşü alınarak tedavinin doğal yöntemler ile yapılması önerilmektedir.
Özellikle bu tarz mantar enfeksiyonu durumunda aynı sefa bitkisi ve civanperçemi bitkisi tedavi için hastalara önerilmektedir.
Kullanılan bitkilerin o yılın mahsulü olması etkili olması açısından önemlidir. 
→  1 kahve fincanı klorsuz suyu kaynatıldıktan sonra 4-5 kaşık civanperçemi ya da aynı safa bitkisi içine atılmalıdır. 4-5 dakika, kısık ateşte kaynatıldıktan sonra, lapa haline getirilen bitki ılınınca mantar olan bölgenin üzerine, özellikle gece yatarken sürülmeli ve sabaha kadar tutulmalıdır.         
Bu uygulama birkaç gün yapıldıktan sonra mantar olan bölgede rahatlama hissedilecektir.