25 Ağustos 2015 Salı

Mantar hastalığında Rejimin büyük önemi…

Daha genel bir seviyede bakacak ve değerlendirecek olursak, kişisel rejim ve beslenmenizin her yönünü dikkate almanız son derece gereklidir. Çünkü her insan 
diğerlerinden farklıdır ve insanların besin gereksinimleri bireyden bireye farklılık gösterecektir.

Bunun ötesinde, vücudunuzdaki kimyasal denge güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmanın önemli bir unsuru olsa da, bunun bazı insanlarda diğerlerine göre daha önemli olması olasıdır.Öte yandan günlük rejiminiz de, maya mantarı enfeksiyonlarına karşı hassasiyetinizi azaltmada önemli bir rol oynadığına inanılan önemli değişiklikler yapmanız gerekmektedir.

Bu nedenle birazdan okuyacağınız sayfalarda, maya mantarı enfeksiyonlarına karşı olan hassasiyetinizi artırması ya da azaltması muhtemel olan birçok gıdayı
detaylandırarak analiz edeceğim.


Örneğin maya mantarı şekerle beslenir, bu yüzden kötü kontrol edilen şeker hastalığına sahip insanların maya mantarı enfeksiyonu kapması çok daha olasıdır.
Sorunlarını kontrol altında tutamamalarının bir sonucu olarak, kan şekerleri diğer insanlara göre çok daha yüksektir ve şeker de maya mantarının büyümek için
ihtiyaç duyduğu besini sağlar.


Günümüzde gelişmiş Batı ülkelerine baktığımızda orada yaşayan insanların çoğunun rejimine, şeker bakımından zengin ürünler hakimdir. Öyle ki ortalama bir ABD
vatandaşının şeker tüketimi son 20 yıl içerisinde iki katın üzerine çıkmıştır (ve aynı dönemde obezitenin de eş zamanlı olarak artması tesadüf mü?). Ortalama bir insanın bugünlerde aldığı şeker miktarını göz önünde bulundurursak,
Olimpik sporcular dışında herhangi bir insanın günlük alımla gelen enerjinin tamamını
kullanması fiziksel olarak kesinlikle imkânsızdır. Vücudunuz, aldığınız fazla şekeri kullanmanın her olası yolunu bulabilmek için sürekli olarak fazla mesai yapmaktadır ve bunu yapmanın bir yolu, bu fazla şekerin bir kısmını kan dolaşımınıza katmaktır.

Sonuç olarak şu anda ortalama bir Batı vatandaşının kan serumunda 10 yıl öncekine göre çok daha yüksek yüzdede şeker vardır. Yani bu durum vücudunuzu işgal etmeyi başaran maya mantarı için çok daha fazla gıda arzı sağladığınız anlamına geliyor.

Şekerin maya mantarı hücrelerini nasıl çektiğini örneklendirmek isterseniz, bira yapımını düşünebilirsiniz. Tüm süreç, bira mayasının süreçte kullanılan diğer
bileşenlerdeki (örneğin malt, şerbetçiotu ve arpa) doğal şekerden beslenmesine ve süreç sonunda bu şekeri alkole dönüştürmesine dayanmaktadır. Bu yalnızca ticari
amaçlı üretilen ve saflaştırılan şekerler için ya da üretim sürecinde bu şekerleri kullanan ürünler için geçerli değildir. Meyve suları, bal, şeker kamışı, akçaağaç pekmezi, üzüm şekeri, früktoz, mısır pekmezi gibi doğal şekerler dâhil olmak üzere tüm şekerler için de geçerli olan bir kuraldır.
Bu basit karbonhidratların tümü, maya mantarının en sevdiği maddelerdir. Günlük rejiminizin tamamlayıcı parçası olarak aldığınız karbonhidrat miktarını azaltarak,
herhangi bir maya mantarı enfeksiyonundan muzdarip olma olasılığınızı önemli ölçüde azaltabilirsiniz.

Tükettiğiniz şeker miktarını azaltmanın bir başka önemli faydası daha var. Bu şekilde, orta ve uzun vadede kilo vermeniz ve daha fit, sağlıklı ve güçlü hale gelmeniz
olasıdır.

Sağlığınız ne denli yerinde olursa, gelecekteki enfeksiyonlara karşı o kadar iyi direnç göstereceksinizdir
(aynı zamanda da hayattan daha fazla keyif alırsınız). Bu nedenle yedikleriniz ve içtikleriniz deki şeker miktarını azaltarak, maya mantarı enfeksiyonlarına karşı hassasiyetinizi azaltabilir ve bu size sağlık açısından daha
birçok fayda sağlayacaktır.

Maya ürünleri veya pişirilmiş gıdalar: Maya açısından zengin gıda ve içecekler tüketerek, vücudunuzdaki maya düzeyini doğal bir şekilde artırırsınız. Fit ve sağlıklı
kaldığınız ve güçlü ve dirençli bir bağışıklık sistemine sahip olduğunuz sürece bu bir sorun olmayacaktır. Fakat maya mantarı enfeksiyonuna karşı zayıf olduğunuzda ya da 
maya mantarı enfeksiyonundan muzdarip olduğunuzda, bira, şarap, mayalı ekmek,bira mayası, pizza, soya sosu, hamur işi ve kek gibi ürünler, sisteminizde zaten var
olan Candida albicans için “destek askeri” gönderir ve bunu gerçekten istemezsiniz.
“Küf”-tabanlı ve mayalanmış gıdalar: Peynir, hardal, sirke ve sirke tabanlı diğer çeşnileri tükettiğinizde vücudunuzdaki Candida enfeksiyonu için fazladan mühimmat sağlamanız 
açısından, bu gıdalar yukardakine benzer bir kategoride yer alır. Yine bu gıdalar tamamen fit ve sağlıklı olduğunuzda size hiçbir şekilde zarar vermez, fakat maya mantarı enfeksiyonlarına karşı hassassanız, bu gıdalardan sakınmak yararınıza olacaktır.

Süt ürünleri: Sütün birincil bileşenlerinden biri laktozdur ve vücudunuz bu şekere de diğer şekerlere davrandığı gibi davranacaktır. Sonuç olarak, dondurma ve tam sütlü
yoğurt gibi sütle yapılan ürünleri bırakmalı, kahve veya çayınızı da sütsüz içmeye başlamalısınız. İçeceğinizde süt kullanmanız gerekiyorsa, soya sütüne geçiş yapmalısınız. 
Gelecekteki maya mantarı enfeksiyonlarına karşı olan hassasiyetinizi azaltmak için rejiminizden tamamen çıkarmanız ya da azaltmanız gereken birçok gıda gördük.
Dolayısıyla şu soruyu sormak yerinde olacaktır; hangi gıdaları tüketmelisiniz?

Aşağıdaki liste, Candida albicans için gıda sağlamayacak olan ve aynı zamanda da
maya mantarı enfeksiyonlarına karşı mücadele etmenizde olumlu etkiye sahip
olmasından dolayı aklınızda bulundurmanız gereken yiyecekler hakkında bir fikir
verecektir.
Maya mantarı enfeksiyonunuzu “besleme” riskine girmeden yiyebileceğiniz gıdalar şu
şekildedir:

Mümkünse, buğday ve arpa gibi glüten içeren gıdalar yerine pirinç ya da mısır gibi hammaddesi glüten içermeyen gıdalar tüketin. Bazı insanların glütene karşı dirençli olduğu fikri gittikçe kabul görmektedir ve öyle görülüyor ki aynı insanların maya mantarı enfeksiyonuna yakalanma riski biraz daha yüksektir.
Organik olmayan birçok et ürününde antibiyotik kimyasallar kullanıldığını söylemiştik.
Sonuç olarak, tofu gibi et içermeyen protein alternatiflerine
yönelmek ya da en 
azından tükettiğiniz et (kanatlı et dâhil) ürünlerinin tamamen organik olduğundan emin olmak önemlidir.
Maya mantarı enfeksiyonlarına karşı hassasiyetinizi
artırmayacak alternatifler 
arıyorsanız, çeltik gibi tam tahıllar sağlıklı bir seçenek sunar.
Ham haldeki yeşil sebzeler, yeni sağlıklı rejiminize katmak için harika seçeneklerdir.
İhtiyaç duyduğunuz gerekli unsurların ve vitaminlerin çoğuna sahiptirler fakat örneğin bazı meyvelerde bulabileceğiniz potansiyel açıdan zararlı şekerleri içermezler.
Sebzeyi çiğ olarak tüketemiyorsanız, buharda pişirmeyi deneyebilirsiniz.
Bazı yağlı balıklar gerekli yağ asitleri açısından zengindir ve et ürünlerine karşı lezzetli ve besin değeri yüksek bir alternatif sunar. Orkinos, ringa balığı ve ton balığı bu kategoriye girer. Enfeksiyonunuza neden olan Candida albicans için ek besin sağlamayan bu gıdaların yanı sıra, “içerdeki” maya mantarı enfeksiyonuna karşı koyma yolunda ilk adım olarak yararlanabileceğiniz mantar önleyici özelliklere sahip çok sayıda doğal madde vardır.
Örnek vermek gerekirse sarımsakta yer alan ve alisin
olarak bilinen etken 
bileşenin mantar-kıran olduğu bilinmektedir. Ancak pişirme işlemi alisini (ki sarımsağa 
acı kokusunu veren bileşen budur) yok ettiğinden, bu açıdan en büyük faydayı sarımsağı çiğ yiyerek alırsınız.
Sarımsak kokusunun nefesinizde üç güne kadar kaldığına inanılmaktadır–dolayısıyla da çok daha pratik ve makul bir alternatif, yerel sarımsak hapı ya da sarımsak kapsülü kaynağı aramak, belki de uygun bir online kaynak bulmaktır. Güçlü mantar önleyici özelliğe sahip olduğu bilinen bir diğer doğal madde de çay çiçeği yağıdır,
 fakat bu maddeyi harici olarak kullanmak sorun olmasa da, alım yoluyla tüketmenin tamamen güvenli olduğu henüz kanıtlanmamıştır. Diğer yandan,kaprilik
 asidin (kulağa korkutucu gelen ismine rağmen, Hindistan cevizi ve hurma yağında doğal olarak bulunan orta zincirli bir yağ asididir) genel düzeyde Candiasis için etkili bir tedavi olduğu artık yaygın bir şekilde kabul görmektedir.Yine tedarikçi bulmak için internete yönelmeden önce kaprilik asidi yerel olarak bulmaya çalışmak daha mantıklıdır. 
Alternatif olarak, var olan vajinit sorunundan kurtulmak için günde iki kez kapsül ya da toz halinde Laktobasil 
asidofilik alınabilir ya da gelecekteki enfeksiyonların
 önüne geçmek için günde bir kere alınabilir. Bu, “iyi” bakterinin en yaygın biçimidir (yaygın olarak yoğurttaki etken bileşendir) ve dolayısıyla düzenli dozda Laktobasil almak, vücudunuzun gelecekteki maya mantarı enfeksiyonlarına karşı mücadele eden doğal savunmalarını güçlendirecektir.
Maya mantarı enfeksiyonlarını ortadan kaldırdığına inanılan diğer gıdalar arasında şunlar vardır:
Soğan;
Aloe Vera;
Deniz yosunu;
Badem;
Arnavut biberi;
Yeşil ve sarı limon;
Kimyon;
Brokoli, lahana, karnabahar ve brüksel lahanası;
Elma sirkesi.
Diğer hastalıklarla birlikte değerlendirildiğinde maya mantarı enfeksiyonlarına karşı mücadelede yardımcı olan çeşitli düzeylerde fayda sağlamaları açısından, bu
gıdaların çoğunda çok boyutlu “hastalıkla mücadele” özelliği vardır.
Örneğin brokoli C vitamini açısından zengindir, fakat bitki kökenli kimyasal (fitokimyasal) açısından da zengin olan bir sebzedir.
Tüketilen birçok gıda maddesinde bulunan ve bu gıdaların sağladığı faydaları artıran doğal kimyasal maddeler bulunmaktadır. Ayrıca maya mantarı hücrelerinin
büyümesi üzerinde engelleyici etkiye sahip olduğu bilinen bazı gıda maddeleri vardır.
Sonuçta, bu gıdalar tek başına tüketildiğinde, vücudunuzun maya mantarı enfeksiyonunun kötü etkileriyle mücadele etme becerisini önemli ölçüde artıracaklardır. Bununla birlikte yakın zamanda yapılan bir araştırma gösteriyor ki en iyi faydayı sağlayan şey, farklı gıda maddelerinde yer alan çeşitli fitokimyasalların birleşimidir. Örnek olarak bakacak olursak, sarımsaktaki fitokimyasallar (alisin) ve
brokolideki fitokimyasallar (sülforafan) kendi başlarına güçlü mantar önleyici özelliklere sahip olsa da, iki gıda maddesi bir arada alındığında bu etkiler kat kat artmaktadır.
Bunun yanında, gıdalardaki fotokimyasalların bir arada daha iyi işledikleri fikri görece yeni bir fikirdir ve şu ana kadar her durumda iyi işleyen “eşleşmeler” oluşturmak zor
olmuştur (fakat az önceki örnek şu ana kadarkilerin en iyisidir). Yani bu noktada, her bireyin farklı olduğu ve dolayısıyla besin gereksinimlerinin de farklı olduğu
anlayışına geri dönmemiz gerekiyor.
Güçlü mantar önleyici niteliğe sahip olduğu kanıtlanan bir diğer fotokimyasal ise, olgun domateslere rengini veren ve pembe greyfurt, kırmızı portakal ve karpuzda da
bulunabilen likopendir. Kayısı, kiraz, çilek ve tarçın kumarin içerirken elma, yaban mersini ve kuru erikte ursolik asit vardır. Bu fotokimyasalların ikisinin de mantar
önleyici niteliklere sahip olduğuna inanılmaktadır, dolayısıyla bunları rejiminize katmak (fakat çok fazla katmayın – şekeri hatırlayın) gelecekte maya mantarı
enfeksiyonundan muzdarip olma olasılığınızı kesinlikle azaltacaktır.

Ayrıca rejiminizi, bağışıklık sisteminizi güçlendirecek vitaminlerle zenginleştirebilirsiniz, fakat aldığınız vitaminlerin maya içermediğinden emin olun. B1,
B2, B3 ve B6 vitaminlerinin A, C ve E vitaminleriyle karıştırılması etkili olacaktır ve önerilen günlük doza her zaman uymaya dikkat edin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder